24 Ocak 2011 Pazartesi

Tarım Öğretiminin 165. Yılı Kutlandı

Demir: “Türkiye tarımını geliştirmedikçe, gelişemeyecektir.”
Koçak: “Ziraat Fakültesi öğrencileri ve öğretim elemanları sahaya inmelidir. Bunu arzu ediyorum.”
Öztürk: “Tarım eğitimine gerekli önemi ve eğitimin hakkını tam olarak verebilseydik bugün Türk tarımı çok daha iyi bir noktada olurdu.”
Eriş: “Yapılan düzenlemeye göre, artık ülkemizdeki her ziraat fakültesi bulunduğu bölge ve koşullara, akademik kadro, tarımsal piyasaların talebi ve üniversitelerinin stratejik planları doğrultusunda kararlar alabilecekler.”


Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi düzenlediği programla “Türkiye’de Tarım Öğretiminin 165. Yılı”nı kutladı. Programa katılan YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş “Bologna Süreci Açısından Tarımsal Yükseköğretim” konulu bir konuşma yaptı.
Programın açılışında konuşan Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Y. Canbolat, dünya nüfusunun sürekli arttığını hatırlattı ve buna bağlı olarak beslenme, gıda tüketimi ve tarımın öneminin de artacağını ifade etti.
“Tarımın geliştirilmesi ülkemiz için önemlidir,” diyen Canbolat, 1957 yılında ülkemizin üçüncü Ziraat Fakültesi olarak kurulan Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin bu yönde önemli hizmetler yürüttüğünü, aradan geçen süre içerisinde mezun ettiği 13 bin ziraat mehdisinin ise ülkenin dört bir yanında görev yaptığını söyledi.
Canbolat, şu anda Ziraat Fakültesi’nin on iki bölümde bin 500 öğrencinin öğretim gördüğünü ve yılda üç yüz mezun verdiklerini bildirdi. Canbolat, halen 59’u profesör, 39’u doçent, 37’si yardımcı doçent olmak üzere toplamda 202 öğretim elamanına sahip olduklarını da kaydetti.
Tarım gelişmedikçe gelişemeyeceğiz
Ziraat Mühendisleri Odası Erzurum Şube Başkanı Okan Demir ise, konuşmasında, tarımın stratejik bir sektör olarak öneminin artmaya devam ettiğini hatırlattı.
Toplumsal gelişmenin temelini tarımsal gelişmenin oluşturduğuna dikkati çeken Demir, “Türkiye tarımını geliştirmedikçe, gelişemeyecektir,” dedi.
25. Dünya Üniversitelerarası Kış oyunları için yapılan yatırımlar, kurulan Teknik Üniversite ile ihalesi yapılan Lojistik Köy’ün Erzurum için tarihi öneme sahip yatırımlar olduğuna da değinen Demir, Erzurum’u çiftçiler ve maaşlılar şehri olmaktan kurtulabilmek için yeni yatırım alanlarının ve ortaya çıkan fırsatların iyi değerlendirilmesi gerektiğini anlattı.
Çiftçilerle iç içe olunmalı
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak da konuşmasında, dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de ziraat fakültelerinin kurulmasıyla başlayan süreçte tecrübeye dayalı tarımın yerini bilim ve teknoloji temelli modern tarım eğitimi ve uygulamalarına bıraktığını söyledi.
Ziraat fakültelerinin çevreleriyle yakın ilişki içerisinde eğitim-öğretim ve uygulama yapan fakülteler olduğunu hatırlatan Koçak, Ziraat Fakültelerinin alanda yeterince çalışmadıkları yönünde eskiden gelen bir yargının olduğunu hatırlatarak, “Bu yargıyı yok etmek için öğrenciler ve öğretim elemanları sahaya inmelidir. Bunu arzu ediyorum,” şeklinde konuştu.
Rektör Koçak, Ziraat Fakültesi bünyesinden Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ile Su Ürünleri Fakültesi’nin doğduğunu da hatırlattı ve bunun Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin gücünü gösterdiğini kaydetti.
Ziraat eğitiminin hakkını vermek
Türkiye’de tarım eğitimin 165 yıl önce başladığını, bunun oldukça uzun bir süre olduğunu vurgulayan Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk de konuşmasında, “Tarım eğitimine gerekli önemi ve eğitimin hakkını tam olarak verebilseydik bugün Türk tarımı çok daha iyi bir noktada olurdu,” eleştirisinde bulundu.
Eriş’in konuşması
YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş ise, “Bologna Süreci Açısından Tarımsal Yükseköğretim” konulu bir konuşma yaptı.
Konuşmasına dünyadaki yüksek eğitimin tarihçesiyle başladı ve ülkemizdeki üniversitelerin kuruluş serüvenleri hakkında bilgi verdi.
Üniversite kavramının tüm dünyada artık yeni anlamlar kazandığını anımsatan Eriş, üniversitelerdeki önemli değişikliklerin ilkinin 1986 yılında “Magna Charta” fikrinin ortaya atılmasıyla başladığını, daha sonra da Bologna Süreciyle bu gelişmenin devam ettiğini ifade etti. Eriş, Türkiye’nin modern üniversitelerin dayanağı olan Bologna Süreci’ne 2001 yılında katıldığını, Lizbon Tanıma Sözleşmesini 2004 yılında imzaladığını ve bu ilişkilerle dünya standartlarını yakalamaya çalıştığını anlattı.
Türkiye’nin dâhil olduğu uluslararası akademik süreçlerin yüksek öğretimde, “Akademik Kalitenin” yakalanmasında hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Eriş, üniversite özerkliğinin de bu kalitenin sürdürülmesinde bir koşul olduğunu hatırlattı. Eriş, şöyle devam etti:
Üniversitelerin özerkliği
“Üniversite özerkliği, temel olarak, bilimsel, idari ve mali özerkliği kapsamaktadır. Tüm dünyada üniversiteleri üniversite yapan olmazsa olmaz koşullar bunlardır. Türk üniversiteleri bu özerkliklere yeterince sahip değildir. YÖK’ de bu durumdan memnun değil. Gerek kurumsal, gerekse akademik açılardan hükümet ve YÖK gibi merkezi otoritelerin üniversitelere aşırı müdahaleleri söz konusu. Bu durum üniversite özerkliğine imkân vermemektedir. Biz, bunun değişmesi için de çaba sarf ediyoruz.”
Ziraat Fakültelerinin durumu
Ziraat Fakültelerinin bir süre yapay gündemlerle meşgul olduğunu, kendilerini yenilemek konusunda ise geç kaldıklarını ileri süren Eriş, şöyle devam etti:
“Ziraat Fakültelerimizde yürütülen, özellikle, kısaca, 3+1 diye adlandırılan peyzaj mimarlığı ve gıda mühendisliği dışındaki ‘tek program’ uygulaması, öğrenciler, öğretim elemanları, meslek kuruluşları ve işverenlerin ciddi ölçüde şikâyetlerine neden olmuştur. Diğer ülkelerdeki tarımsal eğitim-öğretim, Bologna sürecindeki yeterlilikler ve kalite kontrol mekanizmaları ve akademik çeşitlilik olmadan çağı yakalamak mümkün olmayacaktır. Bu nedenle Türkiye’de tarımsal yükseköğretimin yeniden yapılandırılması ve çeşitlendirilmesi zorunlu olmuştur.”
Eriş, “Yapılan düzenlemeye göre, artık ülkemizdeki her ziraat fakültesi bulunduğu bölge ve koşullara, akademik kadro, tarımsal piyasaların talebi ve üniversitelerinin stratejik planları doğrultusunda kararlar alabilecekler,” dedi.
Toplantının ardından Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Prof. Dr. Atilla Eriş’e bir teşekkür plaketi ve çeşitli kitaplar hediye etti.
Toplantıda Ziraat Mühendisliği mesleğinde 25. Yılını dolduran hocalar plaketle ödüllendirildi. 2009-2010 yılları içerisinde Profesör unvanı alanlara ise Akademik Giysi Giydirme ve Belge takdim töreni yapıldı. Yine 2009-2010 yılları içerisinde yardımcı doçent unvanı alanlara belge verilirken tarımsal alanda yeni teknikleri uygulayarak çevresine örnek olan başarılı çiftçilere de plaket sunuldu.
BASIN DANIŞMANLIĞI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder