23 Aralık 2011 Cuma

TÜBİTAK Atatürk Üniversitesi’ndeydi




TÜBİTAK, ulusal ve uluslararası akademik araştırma programları ve bilim insanları desteklerine dair bilgi vermek üzere başlattığı üniversite gezileri kapsamında Atatürk Üniversitesi’ni de ziyaret etti.

Kültür ve Gösteri Merkezi’nde yapılan toplantının açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, Üniversite olarak araştırma-geliştirme projelerine büyük destek ve önem verdiklerini belirterek, “Bu nedenle Atatürk Üniversitesi Proje Ofisi’ni kurduk. Gerek yurt dışı gerekse yurt içindeki projlerin duyuruları, ortak projeler yapılması ve proje yöntemleri konularında veri toplama ve yayınlama, gibi faalyetlerde bulunuluyor. Tecrübeli arkadaşlarımızın burada ilk kez bir proje yapmak isteyen akademisyenlerimize yol göstermelerini de istiyoruz. Proje Ofisi’nin resmi açılışını da yakın bir zamanda yapacağız,” dedi.

Koçak, son yıllarda Atatürk Üniversitesi’nde bilimsel bilgi ve teknoloj üretilmesi konusunda akedemisyenleri teşvik ettiklerini bu konuda bazı önemli adımlar atıldığını da belirterek, “Akademik kadrolarımızın, projeler yaparak iç ve dış kaynak kullanmaları bizim için de çok önemldir. Bu konuda atılan her adımı destekledik ve bu desteklerimizi her yıl daha da kalıcı hale getiriyoruz ve geliştiriyoruz.” şeklinde konuştu.

TÜBİTAK Üniversitelere açılıyor

TÜBİTAK adına Doç. Dr. M. Necati Demir konuştu. Demir, Atatürk Üniversitesi’nin 122 üniversite arasında ürettiği proje sayısıyla 29. sırada yer aldığını hatırlattı. Demir, “Son beş yılda üniversitelerden genelde 23 hakem talep ediyoruz, Atatürk Üniversitesi’nden ise bunun üç katını talep ediyoruz. Bu durum Atatürk Üniversitesi’nin ne kadar büyük bir üniversite olduğunu bir göstergesidir. Ancak, bizim arzurumuz, bu hocalarımızın hakemlikten ziyade projeler üretmeleridir,” dedi.

Demir, üniversitelerde düzenlenen bilgi günlerinin, temel olarak araştırmacıların ulusal ve uluslararası düzeyde artış gösteren akademik araştırma desteklerine dair farkındalıklarını ve desteklerden yararlanma oranlarını artırmak olduğunu söyledi.

Verilen destekler

TÜBİTAK’ın geri ödemesiz olarak akademik araştırma destekleri verdiğini anımsatan Demir, şunları kaydetti: “TÜBİTAK Akademik Araştırma Destek programları kapsamında; yalnızca 2005-2010 yılları arasındaki 6 yılda toplam 28.379 proje önerilmiş ve 7.488 proje desteklenmiştir. Desteklenen projelerin toplam destek bütçesi ise yaklaşık olarak 2 Milyar TL’dir (2010 sabit fiyatlarıyla).
Ayrıca, ülkemizdeki bilim ve teknoloji alanında çalışan insan kaynaklarının saptanması amacıyla tasarlanan ve TÜBİTAK tarafından yürütülen Araştırmacı Bilgi Sistemi’ne (ARBİS) kayıtlı kullanıcı sayısı Kasım 2011 itibariyle 71.886’ya ulaşmış ve ARBİS’e kayıtlı öğretim üyesi sayısı tüm öğretim üyelerinin yüzde 70’ini kapsar hale gelmiştir.”
Daha sonra Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Efeoğlu ile TÜBİTAK adına Uzm. İlter Haliloğlu, Arif Daşdan ve Uzman Burcin Alparslan birer konuşma yaptılar.

HABER MERKEZİ

13 Aralık 2011 Salı

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy düzenlenen programla anıldı.



Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen programın açılışında konuşan Atatürk Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen, Akif’i millet olarak her zaman rahmet ve saygıyla andığımızı belirterek, “Mehmet Akif Ersoy, milletimizin, milli varlığının ve mevcudiyetinin tehlikeye düştüğü bir zamanda ortaya çıkmış, şiirleri, çıkardığı dergiler ve gazetelerdeki yazıları, cami kürsülerinden yaptığı vaazları, toplantılardaki konuşmaları ve TBMM’ndeki siyasi mücadelesi ile, söz konusu tehlikeye karşı milletimizi uyandırmaya, bir safta tutmaya gayret etmiş ve tüm bu işleri yaparken makam ve mevki hırsı gütmemiş, tam bir mahviyat içinde davranıp kendisini milletine adeta feda etmiş ve en nihayetinde yazdığı İstikal Marşı ile en büyük ve anlamlı bir armağanı Türk milletine hediye etmiş, bir büyük insandır” dedi.
Akif’in bize aramağan ettiği ikinci en büyük eserinin ise şiirlerini topladığı Safahat’ı olduğunu ifade eden Tüzemen, “Türk milletinin hafızasında sakladığı şiirler daha çok Yunus Emre’nin ve Akif’in Safahat’taki şiirleridir. Bir zamanlar Erzurum’da Safahat Hafızlarının olduğunu, bugünde yine pekçok gencimizin, Akif’in pekçok şiirini ezbere bildiğini biliyoruz, görüyoruz” diye konuştu.
“Bazı yazarlar, fikir adamları, içlerinden çıktıkları milletin maşeri vicdanını temsil ederler. O milletin tamı tamına köklerine tekabül ederler ki, millet, farkında olarak olmayarak, o köklerden beslenir, dal budak salar, yapraklanır, çiçeklenir” diyen Tüzemen, şunları kaydetti:
“Konuşmacı arkadaşlarımız bu muhteşem çınarı, muhterem Akif’i, farklı yönleriyle bizlere anlatacakları için, ben, biyografisine girmek istemiyorum; sadece şunu vurgulayarak sözlerime son vermek istiyorum: Eğer biz, millet olarak bir ağaçsak, Akif ve onun misyonuna bağlı vatanperver diğer zatlar, bizim köklerimizdir. Bu insanlar ki, tarihin şu bu safhasında ve çoğunlukla da meşakkatli günlerinde, milletimiz için, şefkatili bir ana kucağı ve merhametli bir ana memesi gibi vazife görmüşlerdir. O irfan kucağında büyüyenlerdir ki, ancak, milletlerine bi hakkın hizmet edebilirler. Büyük üstadı sevgiyle, sayfıyla, muhabetle anıyoruz ve Allah’tan kendisine rahmet diliyoruz.”
Daha sonra Doç. Dr. Rıdvan Canım, “Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı”, Yrd. Doç. Dr. Tacettin Şimşek ise “Şair Mehmet Akif Ersoy” konulu birer konuşma yaptılar.
Prof. Dr. Muhsine Börekçi, Doç. Dr. Rıdvan Canım, Yrd. Doç. Dr. Tacettin Şimşek, Ömer Dışbudak ve Fatma Gerez Akif şiirleri okudular.
Programın sonunda ise Türk Sanat Müziği sanatçısı Ertuğrul Erkişi, “Mehmet Akif Ersoy’un Bestelenmiş Eserlerini” seslendiren bir konser verdi.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Tahran’da Türk-İran İlişkileri Sempozyumu düzenlendi


Atatürk Üniversitesi’nin uluslar arası kültürel ilişkiler sözleşmelerinden biri daha hayata geçirildi. Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın bizzat başkanlık ettiği akademik heyetlerle, 2009 yılında Tebriz ve Erdebil’de; 2010 yılında ise Tahran’da yapılan üniversitelerarası sözleşmelerin gereği olarak bir adım daha başarıyla sonuçlandırıldı.
2010 yılı Mart ayı görüşmelerinde, İran’da, Tahran Üniversitesi, Dünya Araştırmaları Fakültesi bünyesinde Türk-İran Araştırmaları Bölümü açılması için bir sözleşme gerçekleştirildi.
Bu sözleşme sonucunda, 2011 yılında iki ön görüşme yapılması ve 2012 yılında da ilgili üniversitedeki bölümün açılması kararlaştırılmıştı. Sözleşmenin ilk adımı olarak 2010 yılı Mayıs ayında İran tarafı, ilgili Fakülte Dekanı Prof. Dr. Saeed Reza Ameli ve heyetinin katıldığı bir Türk-İran ilişkileri konulu bir konferansla sonuçlandırıldı.
Sözleşmenin ikinci adımı ise Dünya Araştırmaları Fakültesi ve Atatürk Üniversitesi, Ortadoğu ve Ortaasya-Kafkaslar Araştırma ve Uygulama Merkezi işbirliğiyle Türkiye-İran İlişkileri çerçevesinde “İran ve Türkiye Bütünleşmesi: Geçmişin Tecrübesi, Geleceğin Resmi”/ Türkiye Çalışmaları Sempozyumu ana başlığıyla, 29-30 Kasım 2011’de Tahran Üniversitesi’nde tamamlandı.
Sempozyum, Türkiye Cumhuriyeti Tahran Büyükelçiliği, Atatürk Üniversitesi ve Tahran Üniversitesi’nin organizasyonuyla gerçekleştirildi. Program Büyükelçi Ümit Yardım’ın açış konuşmasıyla başladı. Dünya Araştırmaları Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Saeed Reza Ameli; “Türkiye-İran Değişim ve Dönüşüm Paradoksunda Küreselleşme, Kültürel Güç ve Güçsüzlük, Kültürel Güven ve Güvensizlik” başlıklı bir konuşma yaptı.
Açılış programı, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz, ECO Kültürel Kurum Başkanı, Prof. Dr. Hojatollah Ayoubi ve Dünya Araştırmaları Fakültesi Danışmanı Dr. Mahdi Ahouie’nin konuşmaları ve Türkiye Belgeselinin gösterimi ile tamamlandı.
Edebiyat, Kültür, Hukuk ve Uluslar arası alanlarındaki uzmanlık oturumlarına, her iki ülke akademisyenleri ve alan uzmanları katıldı. Çok sayıda İran akademik heyetinin katıldığı oturumlar, Atatürk Üniversitesi’nden dört akademisyenle temsil edildi.
Üniversitemizden Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz, hukuk; Ortadoğu ve Ortaasya-Kafkaslar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Prof. Dr. Metin AKKUŞ, edebiyat; Doğu Dilleri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nimet Yıldırım, kültür ve Uluslar arası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gülşen Aydın, Türk akademik heyetinin oturum alan konuşmacıları oldular. Sunumlar Türkçe-Farsça anlık çeviriler, Türkçe-İngilizce özet ve Türkçe konuşmaların Farsça slayt çevirileriyle yapıldı.
Her oturum, ana temanın sunumu, uzmanlarca değerlendirilmesi, soru-cevap fasılları ve öğrenci akademisyen sohbetleri şeklinde düzenlendi. Hararetli tartışmaların yanı sıra dostluk ortamını pekiştirici sohbetlerle de program çeşitlendirildi.
Programın genel değerlendirmesinde şu görüşler ön plana çıktı:
Her iki ülke birlikteliği kültür, coğrafya ve din birliği ile güçlendirilmelidir. Kültür birliğimizi engelleyici öğeler ortadan kaldırılmalıdır. Her iki ülke, aynı kültür hanedanlığı ailesindendir. İran ve Türkiye ECO sistemde Almanya ve Fransa gibi, ortak değerlere sahiptir. Daha sık yapılacak karşılıklı görüşmeler ve iki ülke arasındaki bilgi akışından her iki üniversite ve ülkenin en üst seviyede yararlandırılması düşünülmelidir.

HABER MERKEZİ

2 Aralık 2011 Cuma

Erasmus ve Farabi Koordinatörler Toplantısı Yapıldı


Dış İlişkiler Ofisi, her yıl Kasım ayında olduğu gibi bu yıl da Erasmus ve Farabi Koordinatörler Toplantısını yaptı.
Toplantıda Erasmus ve Farabi dışında Gençlik ve Mevlana Programları da tanıtıldı. Ayrıca Toplantıya Ankara Mesleki Yeterlilik Kurumundan da Europass’ı tanıtma üzere iki konuk katıldı.
Açış konusmasını yapan Dış İlişkiler Ofisi (DİO) Koordinatörü Prof. Dr. Fahri Yavuz, DİO’nun görevi ve yapılanması üzerinde durdu. DİO’nun görevinin üniversitenin uluslararasılaşması olduğunu ve bu görev doğrultusunda bir yapılanmaya gidildiğini ifade etti.
Uluslarasılaşmanın temelde çeşitli vesilelerle öğrenci ve öğretim üyesi Hareketliliğine dayandığını anlatan Yavuz, Atatürk Üniversitesi’nde, hareketliliğin, Erasmus ve Gençlik gibi AB programlarıyla, Farabi ve Mevlana gibi ulusal programlar ve ikili anlaşmalar çerçevesinde oluşturulan yaz ve kış okulu, yabancı üniversitelerin sağladığı imkanlar, 3-4 aylık ziyaretci öğretim üyesi bursları, kongre ve sempozyum destekleri gibi, programlarla sağlandığını anlattı.
Bu fırsatlardan daha çok yararlanmak için fakülte ve bölüm koordinatörlerine, öğretim üyelerine ve öğrencilere önemli sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Yavuz, “Örneğin bu toplantının küçük çaplı olanını koordinatörler kendi akademik birimlerinde yapabilirler” dedi.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu ise, konuşmasında, üniversitenin uluslarasılaşması için her türlü desteği vermeye devam edeceklerini söyledi.
Erasmus öğrencilerine ilave burs verilmesi, Öğretim üyelerinin uluslararası deneyim kazanması için ziyaretci öğretim üyesi olarak 3-4 ay süreyle desteklenmeleri ve kongrelere gitmelerinin sağlanması gibi örnekleri sıralayan Küfrevioğlu, kendi akademik deneyimi olan Almanya’daki yıllarının kendine çok şey kattığını ve kişisel gelişimin, çevresine ve üniversiteye de yansıdığını söyledi ve dış tecrübeyi herkesin yaşaması gerektiğini vurguladı.
Daha sonra konuşan Dr. Sertaç Hopoğlu, Erdem Uysa, M. Hüdazan Yaşin ve Abdullah Ozyol ise Erasmus ve Farabi programlarıyla ilgili detaylı bilgiler verdiler.
Konularla ilgili detaylara verilen linklerden veya Dış İlişkiler Ofisi web sayfasından ulaşabiliyor.

HABER MERKEZİ

30 Kasım 2011 Çarşamba

Kazak öğretim üyelerinin ziyareti


Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın Kasım ayında Kazakistan’a yaptığı gezi sırasında davet ettiği öğretim üyeleri ve öğrenciler Erzurum’a geldiler.

Kazakistan’ın Karaganda şehrindeki Bolaşak Üniversitesi’ne mensup konuklar arasında 7 öğretim üyesi ve 10 doktora öğrencisi bulunuyor.

Hukuk, eczacılık, iktisat ve filoloji alanlarına mensup öğretim üyeleri ve öğrenciler, alanlarıyla ilgili fakültelerde incelemelerde bulunacaklar.

Gulnar Rismagambetova başkanlığındaki heyeti kabul eden Rektör Koçak, ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade ederek karşılıklı öğretim üyesi ziyaretlerinin üniversiteler arası işbirliğinin gelişmesine olduğu kadar iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine de önemli katkılar sağladığını ifade etti.

Kazakistan’dan getirdikleri çeşitli hediyeleri Rektör Koçak’a takdim eden akademisyenler ve öğrenciler bir süre sohbet ettikten sonra ayrıldılar.

Bolaşak Üniversitesi heyeti 15 gün boyunca Atatürk Üniversitesi’nde araştırma ve incelemelerde bulunacak.

HABER MERKEZİ

23 Kasım 2011 Çarşamba

Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu önemli sonuçlar ortaya çıkardı


Sempozyumun özeti: İbrahim Hakkı Araştırma Enstitüsü kurulsun. İbrahim Hakkı’nın bütün eserleri toplu şekilde, fakat edisyon kritiği ve incelemesi yapılmış bir şekilde basılsın. İbrahim Hakkı Sempozyumu geleneksel hale getirilsin. Mesnevi okumaları gibi ülke genelinde Marifetname okumaları ve bunun ortamları sağlansın. Atatürk Üniversitesi’nde müstakil bir İbrahim Hakkı Kütüphanesi kurulsun ve İbrahim Hakkı’yla ilgili bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında yapılmış doktora, yüksek lisan ve bilimsel makaleler de bu kütüphanede toplansın. Bestelenmiş güfteleri bir CD’de toplansın.

Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü’nün organize ettiği “Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu” üç gün süren çalışmasını tamamladı.
Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansın bugün yalpan son oturumunda konuşmacılar sempozyumu değerlendirdi.

Sempozyum Koordinatörü Doç. Dr. Cengiz Gündoğdu “Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu”na Türk üniversitelerinden ve kültür çevrelerinden 85 bilim adamının katıldığını ve 68 tebliğ sunulduğunu söyledi.

Gündoğdu, tebliğlerin kısa sürede yayınlanarak bilim ve kültür çevrelerine kazandırılacağını kaydetti.

Değerlendirme oturumunun başkanlığını İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği (İKÖPAB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç yaptı.

Kılıç, çok başarılı bir sempozyum gerçekleştirildiğini belirterek Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’a ve sempozyum düzenleme kuruluna teşekkür etti.

“Anadolu erenlerini keşfediyor”

Son yıllarda üniversitelerin gerçekleştirdiği sempozyumlarla Türk milletinin varlığını dayadığı ana damarlardan biri olan Anadolu erenlerini bilimsel seviyede tanımaya ve halka da tanıtmaya başladıklarını, bunun son halkasının “İbrahim Hakkı Erzurumî” olduğunu söyledi.

Kılıç, İbrahim Hakkı’nın fikirlerinin ve görüşlerinin bugünde geçerli olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“İbrahim Hakkı’nın görüşlerinin yaygınlık kazanabilmesi için Erzurum’dan başlayarak Mesnevi okumaları gibi, ülke genelinde Marifetname okumaları da yapılmalıdır. Ehliyetli kişiler bu okumaları yapmalı ve dinleyicilere şerh etmelidirler. Marifetname’nin özellikle üçüncü bölümü (Fen Bölümü) çok iyi anlaşılmalı ve topluma anlatılmalıdır. Bu bölümdeki mesajlara millet olarak ihtiyacımız çok fazla. Ayrıca İbrahim Hakkı’nın başta Marifetname olmak üzere tüm eserleri toplu halde yayınlanmalıdır. Eğer tüm eserleri toplu halde elde olursa bilim ve sanat adamları bundan istifade edecek; anlama, anlatma çabası artacaktır.”

Kılıç, sempozyumda verilen konserlerde seslendirilen güfteleri İbrahim Hakkı’ya ait olan müzik eserlerinin bir CD’de toplanmasını de istedi.

“Vicdanı hür bir insan”

Uludağ Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Uludağ ise değerlendirmesinde İbrahim Hakkı’nın hür bir ortamda, hiçbir minnet altında kalmadan bilim ve hikmetle meşgul olduğunu, başarısının arkasında başkentti İstanbul’dan ve Osmanlı’nın önemli bilgi merkezleri olan Kahire, Bağdat ve Şam’daki medrese ortamından uzakta olmasının önemli bir etkiye sahip olduğunu hatırlattı.

Atatürk Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyumla Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya karşı bir kadirşinaslık yaptığını söyledi.

“Bu gün artık İbrahim Hakkı’dan daha çok istifade etmenin yollarını araştırmayız” diyen Uludağ, İbrahim Hakkı’nın eserlerinin popüler eserler olduğunu, her devirde okunmaya devam edeceğini ifade etti.

Uludağ, İbrahim Hakkı ile ilgili bugüne kadar yurt içinde ve dışında yapılan doktora, yüksek lisans ve bilimsel makalelerin toplanmasını ve Atatürk Üniversitesi’nde kurulacak “İbrahim Hakkı Kütüphanesi”nde bir araya getirilmesini istedi.

Uludağ, İbrahim Hakkı’nın Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bildiğini hatırlatarak, “Fakat o, Türkçe yazdı. Türkçe yazarak gelişen Türkçeye büyük bir katkı sağladı. Bu noktaların üzerinde de daha geniş durulmalıdır” diye konuştu.

“Erzurum ilim ve irfan şehri”

Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Osman Türer ise değerlendirmesinde, Erzurum’un tarihsel olarak bir ilim ve irfan şehri olarak bilindiğini, bu özelliğinin bugünde Atatürk Üniversitesi’yle en üst seviyede devam ettiğini anlattı.

İbrahim Hakkı’nın hayata ve insana bakışının “muhabbet/sevgi” temelli bir bakış olduğunu ifade eden Türer, “Onun hayata bakışını en iyi özetleyen eseri Tevfiznâme’dir. Tevfiznâme bugünde birçok insanın cebinde taşıdığı, masasında, gözünün önünde tuttuğu, okuyarak rahatladığı bir muhabbet levhasıdır; Türk insanı Tevfiznâme ile bir an önce tanışmalıdır, çünkü hepimizin ona ihtiyacı var ” dedi.

“Değerlerimizi tanımıyoruz”

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Görgün de konuşmasında, yaklaşık 700 yıl boyunca Anadolu aydınlanmasını sağlayan bilim ve irfan geleneğinin büyüklerinin Türk milleti tarafından tanınmadığını ileri sürdü.

“Bugün Türk eğitim sisteminde Türk bilim ve düşünce adamları yok. Düşünce ve Bilim Tarihi’nde, Üniversitelerimizin felsefe bölümlerinde, İlahiyat fakültelerimizde, kendi değerlerimizi anlatmıyoruz. Haliyle ‘genç nesil, geçmişi neden tanımıyor?’ diye yakınmaya hakkımız yok” diyen Görgün, Türk düşünce tarihinin yeniden yazılması erken dönemlerden başlayarak okullarda öğretilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“Anadolu kültür geleneğinde merkez, ilim ve irfan sahipleridir”

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli de değerlendirmesinde, Anadolu kültür geleneğinde merkezin ilim ve irfan sahipleri olduğunu hatırlatarak, uzun süredir unutulan bu gerçeğin, üniversitelerin adlarına enstitüler kurdukları öncüleri gün yüzüne çıkarmaya başladıklarını bunun çok önemli bir gelişme olduğunu, Türk milletinin kendini tanımasında bu çabanın önemli sonuçlar ortaya çıkaracağını ifade etti.

Kemikli, “Bu sempozyum Atatürk Üniversitesi’ne yakışır mahiyette bir bilimsel faaliyet oldu. Bu sempozyumun devamı mutlaka yapılmalıdır” temennisinde bulundu.

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu ise değerlendirmesinde Türkiye’de ilmi seviyede İbrahim Hakkı’nın ilk kez Atatürk Üniversitesi’nde ele alındığını, bundan sonra İbrahim Hakkı’nın ülke genelinde daha çok okunacağını ve tanınmaya çalışılacağını söyledi.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Çöğenli ise, konuşmacıların yaptığı değerlendirmelerin önemli olduğunu ve hepsine katıldığını belirtti.

“Bu bir başlangıç”

Son olarak konuşan İbrahim Hakkı’nın torunlarından Belkıs İbrahimhakkıoğlu ise, sempozyumu düzenledikleri için Rektör Koçak’a teşekkür etti. İbrahimhakkıoğlu, “Ailece minnettar kaldık. Bu bir açılış, bir başlangıç, atılan bu adımın yeni açılımlara ve yeşermelere neden olacağını biliyoruz. Bu bilimsel faaliyet için herkese teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
İbrahimhakkıoğlu, İbrahim Hakkı’ya ait aile yadigârlarını Atatürk Üniversitesi’ne veren Mesih İbrahimhakkıoğlu’nun adının kurulacak kütüphaneye verilmesini arzu ettiklerini sözlerine ekledi.

Koçak, teşekkür etti

Son olarak konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, katılımcılara teşekkür etti. Koçak, “Her biri 72 koltukla salonlarımızda aynı anda üç oturum sürerken her salon kapasitesinin çok üzerinde dinleyiciyi ağırladı. Sempozyuma, Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin, akademik kadrolarının gösterdiği samimi ilgi, öğrencilerin gözlerinde gördüğüm parıltı, beni çok mutlu etti. Ayrıca şehirden de çok sayıda dinleyici oturumları takip etti ve diğer kültürel faaliyetlere katıldı ki, bu da ayrıca beni mutlu eden bir başka konu oldu” diye konuştu.
İbrahim Hakkı’nın bir hazine olduğunu vurgulayan Koçak, “İbrahim Hakkı başta Marifetname olmak üzere, eserlerinde, fen bilimlerinden sosyal bilimlere kadar, geniş bir yelpazede bize önemli bilgiler aktarmaktadır. Biz, bu bilgilerden istifade etmeye devam edeceyiz” dedi.

50 milyon TL bütçe ile kurulacak olan Erzurum Gözlemevi’nin adının Erzurumlu İbrahim Hakkı Gözlemevi olarak değiştirileceğini, 2012 yılı bütçesine konulan 10 milyon TL’lik bir bütçe ile gözlemevinin temelinin atılacağını açıkladı.

Gözlemevi’nin bir enstitü özelliğine de sahip olacağını hatırlatan Rektör Koçak, İbrahim Hakkı ve Erzurumlu diğer tarihi şahsiyetlerin üzerine çalışmalar yapılacağını sözlerine ekledi.

Mustafa Doğan Dikmen ve Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi’nin İbrahim Hakkı güftelerinden eserleri seslendirdiği iki de konser verilen sempozyumda Rektörlük tarafından akademisyenlere hazırlattırılan Tefvizname, Erzurumlu İbrahim Hakkı Eserlerinden Seçmeler ve Marifet Nameden Öğütler adlı kitaplar katılımcılara ve dinleyicilere hediye edildi.

“Bütün Yönleriyle Erzurumlu İbrahim Hakkı Sempozyumu”na katılan konuklar İbrahim Hakkı’nın doğduğu Hasankale’yi de ziyaret ettiler. Burada Belediye Başkanı’nın verdiği yemeğe katılan konuklar, İbrahim Hakkı’nın doğduğu evi ve aile kabristanını ziyaret etti.

Rektörlük tarafından bastırılan Tvfiznâme’nin hatlarını yazan Yrd. Doç. Dr. Yusuf Bilen, burada, İbrahim Hakkı’nın eserinden özel olarak hazırladığı bir hat çalışmasını ise sempozyumun Onursal Başkanı olan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’a takdim etti.

29 Temmuz 2011 Cuma

Atatürk Üniversitesi Nahçivan Tıp Fakültesi öğrencilerini ağırladı

Nahçivan Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 23 öğrencisi ve 5 öğretim üyesi Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları anabilim dalında bilgi ve görgülerini artırmak üzere 15 günlük bir çalışma programına katıldılar.

Nahçivanlı öğrencilere bu süre içerisinde çocuk sağlı ve hastalıkları konusunda bölüm hocaları tarafından çeşitli dersler verildi. Öğrenciler uygulama ortamlarında da bilgi ve görgülerini artırma fırsatını elde ettiler.

Eğitim programı dışındaki saatlerini Erzurum’u ve şehrin tarihi ve turistik yörelerini gezerek geçiren Nahçivan Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri daha sonra ülkelerine döndüler.

BASIN DANIŞMANLIĞI

8 Temmuz 2011 Cuma

62 Kursiyer daha deney hayvanlarıyla çalışma yetkisi aldı


Atatürk Üniversitesi “Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu Başkanlığı” tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Deney Hayvanları Kullanım Eğitimi Programı” Türkiye’nin dört biryanındaki üniversitelerden ve hastanelerden 62 kursiyerin katılımıyla gerçekleştirildi.

Kültür Merkezi’nde düzenlenen sertifika töreninde konuşan Atatürk Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu Başkanı ve Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Atasever, ilki geçen yıl yapılan programa 32 katılımcı olduğunu hatırlatarak, bu yıl bu sayının ikiye katlandığını, önümüzdeki yıl katılımcı sayısının daha da artacağını söyledi.

Atatürk Üniversitesi’nin açtığı programın önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini ifade eden Atasever, on gün süren programda katılımcılara alanlarında uzman 15 bilim adamı tarafından deney hayvanlarının kullanılması konusunda teorik ve uygulamalı bilgiler verildiğini belirtti.

40 saat teorik, 40 saatte uygulamalı olmak üzere toplam 80 saat eğitim alan kursiyerlerin bu süreçte deney hayvanları ile yapılacak olan bilimsel araştırmalar, test, sağlık hizmetleri uygulamaları, eğitim-öğretim ve yayın gibi temel etkinliklerde yer alacak kişilerin, kullanılacak yöntem ve materyaller ile ilgili etik standartları uygulayabilecek ve etik ilkeler doğrultusunda çalışacak ehliyete sahip hale geldiklerini ifade eden Atasever, şöyle devam etti:

“Araştırıcılara Deney Hayvanları ile çalışırken uymaları gereken mevzuat, etik kurallar, hayvanların anatomi, fizyoloji, histolojileri ve biyokimyasal özellikleri gibi derslerin yanı sıra, hastalıkları, bakım besleme ve üremeleri ile ilgili bilgiler, temel ve özel çalışma modelleri ile denemelerde uygulanan yöntemler uygulamalı olarak verildi. Bu gün burada başarılı olan arkadaşlarımıza ‘Deney Hayvanları Kullanım Sertifikası’ vermekten mutluluk duyduğumuzu ifade etmek isterim.”

Deney hayvanı kullanarak her türlü eğitim, araştırma, uygulama ve test yapmak isteyen veya bu programların yapılmasında deney hayvanlarına dokunarak ve gözlemleyerek katkıda bulunan öğrencilerin, araştırmacıların, akademik, sağlık, teknik ve idari personelin deney hayvanı kullanıcısı olarak kabul edildiğini anımsatan Atasever, çalışmalar sırasında tavşan, fare, sıçan kullanıldığını ve 300 TL katılımcı ücreti alındığını sözlerine ekledi.

Programın teorik kısmı Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Seminer salonunda, uygulamalı dersleri ise Atatürk Üniversitesi Tıbbi Deneysel Uygulama ve Araştırma Merkezi ‘nde yapıldı.

Sertifika törenine Atatürk Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Samih Diyarbakır, Prof. Dr. Ömer İrfan Küfrevioğlu, Erzurum Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Fikret Çelebi, akademisyenler ve kursiyerler katıldı.

HABER MERKEZİ

6 Temmuz 2011 Çarşamba

II. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi başladı


“Kongre süresince Öğretmen Eğitimi, Öğretim Yöntemleri, Kimya Öğretimi Program Çalışmaları, Materyal Geliştirme, Kavram Analizi, Bilgisayar Destekli Öğretim, Laboratuar Uygulamaları, Kimyanın Doğası, Felsefesi ve Tarihi ana başlıkları altında, 72`si sözel, 56`sı poster olmak üzere toplam 128 bildiri sunulacak ve 14 farklı çalıştay gerçekleştirilecek. Ayrıca 3 tane de çağrılı bildiri sunulacak.”

Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Milli Eğitim bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü ile Türkiye Kimya Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen II. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi başladı.

Kültür ve Gösteri Merkezi’nde açılışı yapılan konferansının takdim konuşmasını yapan Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı KKEF Dekanı Prof. Dr. Ali Yıldırım bir ülkenin ve toplumun gelişmesinde eğitim sistemi, eğitim sisteminin gelişmesinde ise eğitim araştırmaları önemli rol oynadığını, söyledi.

Yıldırım, eğitim araştırmalarının genel anlamda üç farklı temelde yapıldığını, bunların, ilgili bilim dalında değişik alanlarda kuramsal bilgi üretilmesi, daha çok herhangi bir bilim dalında yaşanan sorunların tespiti ve bunlara yönelik çözümler üretilmesi ve daha çok uygulamada olan bir sürecin ne kadar etkin ve verimli olduğunu test edilmesini amaçlayan değerlendirme araştırmaları olduğunu belirtti.

Kongreler bir fırsattır!

“Bu tür araştırmalar herhangi bir uygulamanın amaçlanan hedefleri gerçekleştirmedeki başarısını ve mevcut şartlar açısından ne kadar uygun olduğunu değerlendirmeyi esas alırlar” diyen Yıldırım, “Özellikle uygulamada yaşanan sorunların çözüme ulaşabilmesi için uygulayıcılardan faydalanılması gerekmektedir. Bunun istenilen seviyede gerçekleşmesi için, öğretmenler ile araştırmacıların ortak projeler, ortak çalışmalar yapmaları; yapılan çalışmaların alanın asıl uygulayıcıları olan öğretmenlerle paylaşması zorunludur. Kongreler de bu anlamda bir fırsat olarak değerlendirilmelidir” diye konuştu.

205 Kimyacı katılıyor

2011 yılının UNESCO ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Kimya Yılı olarak ilan edildiğini de anımsatan Yıldırım, kongreye Millî Eğitim Bakanlığını temsilen üst düzey bürokratlar, akademisyenler, idareciler, öğretmenler ve lisansüstü öğrencilerden oluşan 205 kişinin katıldığını bildirdi. Yıldırım şunları kaydetti: “Kongre süresince Öğretmen Eğitimi, Öğretim Yöntemleri, Kimya Öğretimi Program Çalışmaları, Materyal Geliştirme, Kavram Analizi, Bilgisayar Destekli Öğretim, Laboratuar Uygulamaları, Kimyanın Doğası, Felsefesi ve Tarihi ana başlıkları altında, 72`si sözel, 56`sı poster olmak üzere toplam 128 bildiri sunulacak ve 14 farklı çalıştay gerçekleştirilecek. Ayrıca 3 tane de çağrılı bildiri sunulacak.”

Katkımız büyük

Fen Fakültesi Dekanı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ö. İrfan Küfrevioğlu ise, konuşmasında kendi geleneklerini oluşturmuş, bilim ve teknoloji üreterek bölgesinin ve Türkiye`nin kalkınmasında önemli bir rol üstlenmiş olan Atatürk Üniversitesi’nin bir yandan yetiştirdiği mezunları ile ülke yönetiminden ekonomisine, eğitiminden sanatına birçok kademede etkin bir varlık sergilerken, öte yandan yetiştirdiği akademisyenleri ile de ülkemizin birçok üniversitesinin kuruluş ve yapılanma aşamasına katkıda bulunmaya devam ettiğini söyledi.

Kongrelerin önemi

“Geleceği inşa edebilecek tek ve önemli şey bugündür” diyen Küfrevioğlu, “Bugün itibariyle gerçekleştirilecek Kimya Eğitim Kongresi gibi bilimsel etkinlikler sonunda husule gelen gelişme, paylaşım ve oluşumlar ancak faydaya dönüşünce anlamlı olmaktadır. Üniversitemizin bilim anlayışı gereği, bu tip etkinliklere ayrı bir önem veriyoruz” şeklinde konuştu.

Üç önemli konu

“Dünya değişiyor, gün geçtikçe mesafeler küçülüyor” diyen Küfrevioğlu, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bilgi ve kültür alışverişinde sınırlar ortadan kalkıyor. Bir ülkenin en iyi şekilde tanıtımı için üç ayrı hizmet alanının aktivitesine bakılıyor. Eğitim, sağlık ve ekonomi. Atatürk Üniversitesinin, eğitim, bilim alanındaki hizmetlerle yola çıkmış her gün bilimin ışığında yeni bir gelecek inşa edebilen aydınlık bir üniversite olduğunu gururla söyleyebilirim.”

Daha sonra Türkiye Kimya Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Kahramanlıoğlu ile MEB Öğretmen yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey birer konuşma yaparak konunun önemini dile getirdiler.

Kongrenin açılışına Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ahmet Küçükler de katıldı.

II. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi 8 Temmuz tarihinde sona erecek.

HABER MERKEZİ

5 Temmuz 2011 Salı

5. Yaz Okulu 11 Ülkeden 44 öğrencinin katılımıyla başladı


Atatürk Üniversitesi tarafından geleneksel hale getirilen ve bu yıl beşincisi düzenlenen yaz okulu 11 ülkeden 44 öğrencinin katılımıyla başladı.

Rektörlük Dış İlişkiler Ofisi tarafından organize edilen ve “Kültürler arası köprü” teması etrafında gerçekleştirilecek olan yazı okuluna katılan öğrencileri kabul eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz, bu yıl ki yaz okuluna Amerika, Ürdün, Gürcistan, Irak, Tayvan, Pakistan, Azerbaycan, Kazakistan, Malezya, Polonya ve Fransa üniversitelerinde okuyan kırk dört öğrencinin katılmış olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.

Atatürk Üniversitesi’nde şu anda 500 civarında yabancı öğrencinin eğitim gördüğünü hatırlatan Korkmaz, bu sayıyı daha da artırmak istediklerini bildirdi. Yabancı öğrencilerden alınan eğitim harçlarının daha da düşürülmesi için çaba sarf ettiklerini anımsatan Korkmaz, yabancı öğrencilerin önündeki her türlü engeli asgariye indirmek arzusunda olduklarını anlattı.

Atatürk Üniversitesi ve Erzurum hakkında da bilgiler veren Korkmaz, Atatürk Üniversitesi’nin dünyanın ilk beş yüz üniversitesi arasında olduğunu, Türkiye’de ise ilk on üniversite arasında yer aldığını hatırlattı.

Korkmaz, Erzurum’un ise çok sayıda medresesiyle uzun asırlar boyunca insanlığa hizmet etmiş bir medeniyet ve kültür şehri olduğunu sözlerine ekledi.

Dış İlişkiler Ofisi Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sözbilir’in de katıldığı toplantıda öğrenciler daha sonra kendilerini tanıttı ve duygularını ifade ettiler.

4-15 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek yaz okulunda öğrencilere Türk dili ve Türk kültürü konularında tanıtıcı bilgiler verilecek. Yabancı öğrenciler hafta sonları ise Erzurum’un yanı sıra Kars, Ardahan ve Trabzon’u gezme fırsatını elde edecekler.

HABER MERKEZİ

Uygulamalı Moleküler Biyoloji Teknikleri Lisansüstü Yaz Okulu başladı

_
Yaz Okulu’na 30 üniversiteden çok sayıda bilim adamı katılıyor

Atatürk Üniversitesi’nin ilgili bölümleri tarafından ortaklaşa düzenlenen “Uygulamalı Moleküler Biyoloji Teknikleri Lisansüstü Yaz Okulu” başladı.

Fen Fakültesi Orhan Yavuz Amfisi’nde başlayan yaz okulunun açılışında konuşan Fen Fakültesi Dekanı ve Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ö. İrfan Küfrevioğlu, Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü ve Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezinin ortaklaşa düzenlediği "Uygulamalı Moleküler Biyoloji Teknikleri Lisansüstü Yaz Okulu"nda önemli çalışmalar yapılacağını ifade etti.

Bilgi alışverişi sağlanıyor

Son yıllarda moleküler biyolojinin her alanda hızlı bir şekilde gelişmeye devam ettiğini ve moleküler tekniklerin kullanımının birçok çalışma ve araştırmada daha çok tercih edildiğini anımsatan Küfrevioğlu, “Bunun nedeni ise, bu tip çalışmalardan daha güvenilir ve kesin sonuçlar alınmasındandır. Bu yöntemler biyoloji, tıp, veterinerlik, hayvancılık, su ürünleri ve gıda teknolojisi gibi birçok alanda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır” dedi.

Yaz okulunun düzenlemesindeki amacın bu tekniklerin kullanımı ve çeşitli bilim dallarıyla entegrasyonuna katkıda bulunmak olduğunu anlatan Küfrevioğlu, “Bu etkinlik, yalnızca çeşitli tekniklerin öğrenilmesi yönüyle değil, bu tekniklerin pratiğe geçirilmesi, bilim adamlarının birbirlerini tanıması ve bilgi alış verişi bakımından da yarar sağlayacaktır” diye konuştu.

“Günümüzde moleküler teknikler, diğer birçok alanda olduğu gibi hızlı bir biçimde gelişmektedir” diyen Küfrevioğlu, bu gelişmelere paralel olarak, birçok organizmaya ait genom verilerinin dünyaya yayınlanması ile organizmalara ait genomun yapısal analizi yanında işlevsel analizlerinin de belirlendiğini anlattı.

Yeni bir dünyanın kapısı aralanıyor

“Bu gün elde edilen bu veriler ışığında, güvenli aşılar, yeni ilaçlar, kaliteli ve ekonomik ürünler geliştirilebilmekte, biyolojik olarak çeşitli kirleticiler ortadan kaldırılabilmekte, tıp, ziraat ve veterinerlik gibi birçok alanda hastalıkların moleküler temelli teşhis ve tedavileri yapılabilmektedir” diyen Küfrevioğlu, şunları kaydetti: “Bu gelişmelere paralel olarak, nükleik asitler ve proteinlere yönelik geliştirilmiş yeni tekniklerin sayısı da hızla artmaktadır. Ülkemiz, sözü edilen bu teknolojik ilerlemeleri son yıllarda yakından takip etmektedir. Bu bakımdan Atatürk Üniversitesi, ulusal ve uluslararası birçok üniversiteyle işbirliği yaparak bu moleküler tekniklerin yaygınlaştırılması, AR-GE` ye yönelik çeşitli problemlere daha etkili çözümler üretilmesi ve bilim adamlarının birbirleriyle işbirliği yapmaları açısından, üzerine düşen görevi yerine getirmenin sorumluluğu içerisindedir. Bu lisansüstü yaz okulu bu anlamda organize edilmiştir.

Moleküler biyoloji çalışmaları artıyor

1999 ve 2000 yıllarında "Uygulamalı Moleküler Biyoloji Teknikleri Kursu"nu Üniversitemizde ilk defa Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde açarak bu konuda üzerimi düşeni zamanında yapmaya çalışmıştık. 2003 ve 2004 yıllarında bu faaliyetimizi "Biyoinformatik", 2007 yılında "Biyokimya ve Moleküler Biyolojide Modern Teknikler" ve "Protein Mühendisliği", 2008 yılında "Su Ürünlerinde Uygulamalı Moleküler Biyoloji Teknikleri" Lisansüstü Yaz Okulları ile sürdürdük. Daha sonra Fen Fakültesi bünyesinde "Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümlerini, Ziraat Fakültesi bünyesinde "Tarımsal Biyoteknoloji" bölümlerini açarak bu halkaya yeni halkalar ekledik. Öğretim üye ve elemanlarımızın takviyesi ile her iki bölümümüz de çok iyi konumlara geldi. Bu birikimimizi Türkiye`ye hizmet vermek üzere açmak istedik. Bu lisansüstü yaz okulunun bu manaya hizmet edeceği inancındayım.

30 Üniversiteden katılımcı yer alıyor

Yaz Okulunda, Vestern Blotlama, In situ hibridizasyon, Gen Aktarma Teknikleri, Rekombinant DNA Teknolojisi ile Protein Üretimi, Real-time PCR ile Kantitatif gen analizi, Gen Susturma ve Bitki Hücresine Gen Aktarma Teknikleri gibi çok zengin bir muhtevada moleküler teknikler teorik ve deneysel olarak verilecektir. Lisansüstü Yaz Okuluna Japonya’dan üç bilim adamı, diğer üniversitelerden 4 bilim adamı ve üniversitemizden çok sayıda bilim adamı öğretim üyesi veya yardımcısı olarak katılacaklardır. 30 farklı üniversiteden katılım bulunmaktadır.

Lisansüstü Yaz Okulu ile ilgili çalışmalarımız yaklaşık bir yıldan beri sürmektedir. Her iki bölüm ve Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, idareci ve öğretim elemanları çok büyük özveri ile bugüne kadar çalıştılar. Hepsine huzurlarınızda en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum. Biz de üst yönetim olarak her türlü desteği vermeye çalıştık.

Lisansüstü Yaz Okulunun hem bilimsel hem de sosyal etkinlik açısından özellikle genç bilim adamlarımız için çok yararlı geçeceğini umuyorum.”

Koçak: Teşvik ediyoruz…

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet koçak ise konuşmasında yönetim olarak bu tür toplantıların yapılmasını teşvik ettiklerini söyledi.

Ülkemizin ve dünyanın farklı üniversitelerinden gelen alanlarında başarılı bilim adamlarını bir arada görmekten ayrıca mutluluk duyduğunu ifade eden rektör Koçak, “Son dönem bilgilerin paylaşıldığı, tartışıldığı bu tür organizasyonlar her yaştan bilim adamı için bir fırsattır. Bu Yaz Okulu’nun ayrıca iki özelliği var: Birincisi, burada lisansüstü öğrencileri bir arada bulunuyor; ikinci olarak da çalışmalar uygulamalı olarak gerçekleştirilecek. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir” diye konuştu.

“Hastayla teması olmayan doktor, deney yapmamış, bir araştırma projesinin içinde yer almamış öğrenci veya öğretim elemanı iyi yetişmemiştir” diyen Rektör Koçak, Yazı Okulu’na Japonya Tokyo Üniversitesi’nden katılan bilim adamlarına da ülkelerinde yaşadıkları doğal afet nedeniyle de üzüntülerini ifade etti ve Japon halkının bu acının da üstesinden geleceğini kaydetti.

9 Temmuz’a kadar devam edecek Uygulamalı Moleküler Biyoloji Teknikleri Lisansüstü Yaz Okulu’nda alanında uzman hocalar tarafından teorik ve uygulamalı dersler verilecek.

HABER MERKEZİ

4 Temmuz 2011 Pazartesi

İlahiyat Fakültesi 40. Kuruluş yıldönümünü etkinlikle kutladı



Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 40. Kuruluş Yıldönümünü “Hizmette Kırk Yıl” adı altında düzenlediği coşkulu bir etkinlikle kutladı.

Kültür ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen kutlama etkinliğine eski hocalar ve mezunlar da katıldı. Duygulu konuşmaların yapıldığı etkinlikte İlahiyat Fakültesi’nin kırk yıllık serüvenini anlatan bir de sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi.

İlk Konuşmayı Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Coşkun yaptı. Coşkun, katıldıkları için konukla teşekkür etti.

Coşkun, “Bugün burada fakültemizin kırk yılının içinde bir şekilde olmuş hocalarımız ve öğrencilerimizle birlikteyiz. Arzuluyuz, istekliyiz, sevinçliyiz, hayırla anacağımız anları yaşıyoruz,” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş’ın sunuculuğunu yaptığı programda Yrd. Doç. Dr. Ali Yılmaz ise aşr-ı şerif okudu.

Hacımüftüoğlu: “hayırla yâd ediyorum”

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu ise konuşmasında, “Atatürk Üniversitesi İslami İlimler ve İlahiyat Fakültesi ile Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü mezunları, Lisans Üstü Eğitimlerini Fakültemizde tamamlamış olanlar ve ayrıca Fakültemizde görev yapmış ve ayrılmış akademik ve idari personelimizin katılımlarıyla bugün burada 40. yılımızı kutlamanın mutluluğunu birlikte yaşamanın derin heyecanı içindeyim,” dedi.

Hacımüftüoğlu, İslami İlimler Fakültesi adı altında 1969 yılında kurulan fakültenin 1971-1972 ders yılında fiilen eğitime başladığını, söyledi.

Hacımüftüoğlu, 20 Temmuz 1982’de yayınlanan 42 sayılı kanun hükmündeki kararname ile İlahiyat Fakültesi adını aldıklarını belirterek, “Halen fakültede biri eğitim-öğretim binası, diğeri idare binası olmak üzere iki binada eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmekteyiz. Fakültemizde geniş bir içeriğe sahip kütüphane, bilgisayar ve lisan laboratuarı imkânlarıyla öğrencilerimizi çağın gerektirdiği metotlarla eğitmeye çalışmaktayız” dedi.

Hacımüftüoğlu, şu anda, Temel İslam Bilimleri Bölümü, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü, İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü’ne sahip tercih edilen güçlü bir İlahiyat Fakültesi olduklarını anlattı.

Öğrenci sayısı arttı

Türkiye’de politik nedenlerle İmam Hatiplere ve İlahiyat Fakültelerine karşı bir süre önyargılı davranıldığını, toplumun ihtiyacının göz ardı edildiğini hatırlatan Hacımüftüoğlu, “O sıkıntılı günler artık geride kaldı. Milletimiz her zaman olduğu gibi, şimdi de bu ilim yuvalarına gerekli teveccühü göstermeye devam etmektedir. Şu andan bin 100’den fazla öğrenciye sahibiz. Fakültemizde 2009-2010 öğretim yılından itibaren; İlahiyat örgün ve II. öğretim programlarında eğitim öğretim faaliyetlerini devam ettiriyoruz” diye konuştu.

Hizmet eden dekanlar

Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde çok değerli bilim adamlarının dekanlık yaptığını da hatırlatarak, “Bugün marka bir ilahiyat fakültesiysek bu konuda akademik kadromuz kadar özveriyle hizmet eden dekanlarımız Prof. Dr. M. Kaya BİLGEGİL, Prof. Dr. Münip YEĞİN, Prof. Dr. Lütfi ÜLKÜMEN, Prof. Dr. Ahmet KURT, Prof. Dr. Selahattin OLCAY, Prof. Dr. İsmail CERRAHOĞLU, Prof. Dr. Talat GÜLLAP, Prof. Dr. Yaşar KUYUCU, Prof. Dr. Nazmi ORUÇ, Prof. Dr. Aydın TÜRKBAL, Prof. Dr. Yusuf Ziya KAVAKCI, Prof. Dr. Fatin SEZGİN, Prof. Dr. Emrullah YÜKSEL, Prof. Dr. Naci OKCU ve Prof. Dr. Bahattin KÖK’ün emeği pek çoktur. Her birini saygıyla anmadan geçemeyeceğim. Hepsine minnettarız” şeklinde konuştu

Erzurum’un önemi

Hacımüftüoğlu, medreseleri, külliyeleriyle bin yıldır İslam’ın güçlü bir medeniyet ve kültür şehri olan Erzurum’un, bugün de sahibi olduğu üniversitelerle aynı çizgide hizmetini sürdürdüğünü hatırlatarak, “Erzurum, bu özelliğini ilelebet sürdürecek” diye konuştu.

Koçak: “Mezunlarımız her yerde”

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ise konuşmasında Atatürk Üniversitesi hakkında çeşitli biler verdi. Koçak, “Şu anda 150 binin üzerinde mezun vermiş bir üniversiteyiz. Mezunlarımızın bir kısmı da İlahiyat Fakültemizin öğrencileridir. Şimdi onlar ülkemizin her yanında farklı noktalarda, çeşitli makam ve mevkilerde, üniversitelerde, bu ülkeye hizmet ediyorlar. Biz de Üniversite olarak bunun gururunu taşıyoruz,” dedi.

İlahiyat Fakültelerinin toplumsal sorumluluklarının ağırlığına da vurgu yapan Koçak, “Sizler ‘Doğru İslamiyet’in anlaşılması ve anlatılması’ gibi bir sorumluluğu da üzerinizde taşıyorsunuz. Eğer, İlahiyat camiası İslamiyet’i doğru şekilde anlar, anlatır, yaşar ve yaştırsa ülkemizin geleceği daha aydınlık olacaktır” şeklinde konuştu.
Görevinin üçüncü yılında olduğunu hatırlatan Rektör Koçak, “Göreve geldiğimde Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrenciden daha çok hoca vardı. Çeşitli engellemeler nedeniyle öğrenci gelmiyordu. Yapılan çalışmalarla bu sorunlar giderildi. Şu anda bir yıl Arapça hazırlık okuyan bin yüzden fazla öğrencisi olan Türkiye’nin yine en büyük ve başarılı İlahiyat fakültelerinden biriyiz” değerlendirmesini yaptı.

Toplantının daha sonraki bölümlerinde Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ahmet Küçükler, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Mezunu Düzce Milletvekili Osman Çakır, Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk birer konuşma yaparak Türkiye’de İmam Hatipler ve İlahiyat Fakülteleri konusundaki görüşlerini açıkladılar. Toplantının öğlenden sonraki bölümünde ise konuklar hatıralarını paylaştılar.

HABER MERKEZİ

1 Temmuz 2011 Cuma

Rektör Koçak Nahçivan Devlet Üniversitesi’ni ziyaret etti



Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ve beraberindeki heyet Nahçivan Devlet Üniversitesi’ni ziyaret etti.

Nahçivan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsa Habibbeyli‘nin çağrılısı olarak Nahçivan’a giden Rektör Koçak, çeşitli temaslarda bulundu.

Nahçivan Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıda, Atatürk Üniversitesi ile Nahçivan Devlet Üniversitesi arasındaki ilişkilerin daha da ileri götürülmesi konusundaki ortak irade teyit edildi. Buna göre, Nahçivan Devlet Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerinde staj yapabilecekler.

Nahçivan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsa Habibbeyli, öğrencilerinin ve bazı akademik personelin geçen yıl Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde düzenlenen staj ve istişare toplantılarına katıldıklarını, olumlu sonuçlar ortaya çıkaran bu ilişkinin Güzel Sanatlar, İİBF ve Edebiyat Fakülteleri için de hayata geçirilmesini arzuladıklarını ifade etti.

Rektör Koçak ise, Nahçivan Devlet Üniversitesi’nin akademik konulardaki ihtiyaçlarının karşılanması konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceklerini söyledi.

Koçak, her iki üniversitenin farklı dallarda akademik personel değişimi gerçekleştirebileceklerini, bunun her iki üniversiteye katkıları olacağını ifade etti.

Atatürk Üniversitesi Rektörü Koçak, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti Ali Meclis Başkanı Vasif Talıbov ve Sağlık Bakanı Niyazi Novruzov’u da ziyaret ederek görüştü.

Rektör Koçak’ın Nahçivan ziyaretine Atatürk Üniversitesi’nden on dört akademisyen de katıldı.

HABER MERKEZİ

Atatürk Üniversitesi ile KUDAKA yeni bir çalışma başlattı

Atatürk Üniversitesi ile KUDAK, Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta toplumsal yapı ve sosyal kurumların işleyişini belirlemek için çalışma başlattı.

“Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde Toplumsal Yapı, Değer ve Tutumların Sürdürülebilir Kalkınma ve Gelişme Stratejilerinin Planlanması Üzerine Etkilerinin Sosyo-Demografik, Ekonomik, Kültürel Eksende Analizi Projesi”nin sorumluluğunu Atatürk Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Araştırma Merkezi üstlendi.

Konuyla ilgili Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıda mülki idare amirleri ve STK temsilcilerine bilgi verildi.

Proje Yöneticisi Doç. Dr. Yıldız Akpolat, projenin Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinde sürdürülebilir bir kalkınma ve gelişme stratejilerinin planlanmasına hizmet edeceğini söyledi.

“Bu amaçla oluşturulan projelerin ve bu projeler sonucunda uygulanan yatırımların sürdürülebilirliklerinin sağlanmasında en büyük engel olan öncelikle toplumsal yapının ve sosyal kurumların işleyişlerinin tespit edilmesi” olduğunu vurgulayan Akpolat, çalışma sonunda bireylerin değerleri, tutumları ve eğilimleriyle ilgili veri seti eksikliklerini gidereceklerini anlattı.

Erzurum, Erzincan ve Bayburt merkeziyle 33 ilçe ve 90 köyde yürütülecek araştırma süresince Sosyoloji Bölümü’nden 18 öğrenci veri toplayacak ve veri arşivi oluşturacak.

Elde edilen veriler Doçent Akpolat ve diğer bilim adamları tarafından değerlendirilecek ve sonuçlar kamuoyu ile de paylaşılacak.

HABER MERKEZİ

30 Haziran 2011 Perşembe

25. Ulusal Kimya Kongresi şölen havasında başladı






Kimya Kongresine 250’si yurtdışından olmak üzere bin 600 kişi katılıyor

Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü ile Türkiye Kimya Derneği’nin birlikte düzenlediklerini 25. Ulusal Kimya Kongresi’ne 250’si yurt dışından olmak üzere bin 600 kişi katıldı.

Kültür Merkezi’nde açılışı gerçekleştirilen kongrenin sunumunu yapan Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Nurullah Saraçoğlu, “İlki 1984 yılında Erzurum`da gerçekleştirilen kongrenin 25. sini de yine Erzurum’da düzenlemekten bölüm olarak gurur duyuyoruz” dedi.
Bugüne kadar gerçekleştirilen kimya kongrelerinin kimya ve ilgili alanlarda bir referans noktası oluşturduğunu anımsatan Saraçoğlu, kimya kongrelerinin etkili ulusal bilimsel toplantılar arasında birincil bir pozisyon kazandığını ifade etti.

“2011, Uluslararası Kimya Yılı olması nedeniyle dünya çapında çeşitli aktivitelerle kutlanmaktadır. Bu nedenle kongremizi uluslararası katılımlı olarak gerçekleştirdik. ‘Kimya-Hayatımız, Geleceğimiz’ teması ile kutlanan uluslararası kimya yılınızı bu vesile ile tebrik ediyorum,” diyen Saraçoğlu, son derece zengin bir içeriğe sahip olan bilimsel programın, Analitik Kimya, Anorganik Kimya, Biyokimya, Fizikokimya-Polimer Kimyası, Medisinal Kimya ve Organik Kimya`yı içerdiğini anlattı.

Kongre süresince 197 adet sözlü bildiri sunulacağını, bin 193 adet poster bildirinin yer alacağını ifade eden Saraçoğlu, “Kongre günleri boyunca, Erzurum ve çevresindeki kültürel ve sosyal alanları keşfetme ve en yeni bilimsel araştırmaları paylaşma fırsatını yakalayacağız. Bu vesile ile kültürler kavşağı, bin yıllık üniversite şehri, âdeta bir açık hava müzesi olan Erzurum`dan güzel duygularla ayrılacağınızdan eminim” diye konuştu.

Türkiye Kimya Derneği’nin katkısı

Türkiye Kimya Derneği Başkanı M. Erkan Baykut, Atatürk Üniversitesi’yle birlikte gerçekleştirilen uluslararası katılımlı 25. Ulusal Kimya Kongresi’nin bu yılda büyük bir ilgiye mazhar olduğunu ve bundan dolayı mutlu olduklarını ifade etti.

Baykut, Türkiye Kimya Derneği hakkında da bilgi vererek, “2 bin 500 üyesi bulunan derneğimiz, kimya bilimini ve mesleğinin ilerlemesi ve gelişmesini sağlamak, yaymak, sevdirmek meslektaşlar arası dayanışmayı sağlamak, meslek ve meslektaşlarımızı yurtiçinde ve yurtdışında temsil etmek ve kamuyu bu konularda bilgilendirmek için kuruldu ve bugüne kadar başarılı hizmetler yaptı. 2011 Uluslar arası Kimya Yılı nedeniyle yılsonuna kadar daha pek çok faaliyete imza atacağız” diye konuştu.

Küfrevioğlu: Mutluyuz

Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer İrfan Küfrevioğlu ise konuşmasında, Kimya kongrelerinin ilkinin 1984 yılında başta Prof. Dr. Metin Balcı ve Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz olmak üzere diğer bölüm öğretim üyelerinin katkılarıyla Erzurum`da gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “O günlerde ben bölümde asistan idim. Çok mütevazı koşullarda kongremiz yapılmış ve çok güzel dostluklar kurulmuştu. Bugün Türkiye`de yapılan Ulusal Kimya Kongrelerinin 25. yine Atatürk Üniversitesinde ve çok görkemli bir şekilde yapılmaktadır. Kongrede sözlü ve poster bildirilerin çokluğu Türkiye’de Kimya alanında yapılan çalışmaların hem kalite hem de kantite olarak hangi boyutlara ulaştığını göstermektedir. Bununla kimyacılar olarak ne kadar gururlansak yeridir” değerlendirmesini yaptı.

Atatürk Üniversitesi’nde Fen Fakültesi’nin, özellikle Kimya bölümünün ayrı bir yeri olduğunu ifade eden Küfrevioğlu, “Modern araştırma laboratuarları, 200`e yakın lisansüstü öğrencisi ve her yıl 100`e yakın SCI yayını ile Türkiye-Kimya bilimine önemli katkıları bulunmaktadır” dedi.

Kongrenin başarılı geçmesini dileyen Küfrevioğlu, Atatürk Üniversitesi hakkında bilgiler de verdi. Küfrevioğlu, “Yarım asırdan fazla bir geçmişi, bilimsel gücü ve imkânları, bölgesel kalkınmadaki öncülüğü ile Atatürk Üniversitesinin, hem bölgesinin hem de Türkiye`nin önde gelen üniversitelerinden birisidir” diye konuştu.
“Gerek nitelikli personeli, gerekse teknolojik altyapısıyla Atatürk Üniversitesi, ülkemiz eğitim kalitesinin artması konusunda üzerine düşeni yapma çabası içerisindedir,” diyen Küfrevioğlu, şöyle devam etti:

“Bin 274 öğretim üyesi, bin 247 diğer öğretim elemanı olmak üzere toplam 2 bin 521 akademik personeli, 19 fakülte, 14 Araştırma Merkezi, 7 Enstitü ve 65 bin öğrencisi ile Türk bilim dünyasına hizmet veren devasa bir kurum olma kıvancını yaşıyoruz.”

Rektör koçak: Nobel ödülü bekliyoruz

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Uluslararası katılımlı 25. Ulusal Kimya Kongresi’ne özellikle yurtdışından gösterilen ilginin kendilerini de memnun ettiğini bildirdi.

“Bu salonu dolduran ülkemizin ve dünyanın sayılı kimyacılarından Nobel ödülü alacak çalışmalar bekliyoruz” diyen koçak, üniversitelerin bilgi ve teknoloji üreten kurumlar olduğunu, bilim adamlarının, özellikle bu tür toplantılarda, sahip oldukları bilgiyi ve teknolojileri paylaşmaları gerektiğini anlattı.

Erzurum’un bin yıllık bir Türk şehri olduğunu, Çifti Minareli Medrese’nin de Anadolu’da kurulan ilk eğitim kuruluşlarından biri olduğunu hatırlatan Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin ise Atatürk’ün de isteğiyle Anadolu’da kurulan ilk modern üniversite olduğunu söyledi.

Atatürk Üniversitesi’nden mezun olan 160 bine yakın eğitimli insanın ülkenin gelişmesinde ve kalkınmasında öncü bir rol oynadıklarını hatırlatan Koçak, ülkelerin kalkınmasının sahip oldukları beyin gücüyle olan ilgisini de vurguladı.

Açılış konuşmalarından sonra 25. Ulusal Kimya Kongresi’nin açılış sunumunu Prof. Dr. Engin Umut Akkaya yaptı. Birleşmiş milletler İyi niyet elçisi Ersin Faikzade’nin konserinin ardından Kültür Merkezi Fuayesinde kokteyl verildi.

2 Temmuz’a kadar Atatürk Üniversitesi ve Palandöken Kayak Merkezi’ndeki otellerdeki salonlarda devam edecek olan Kongre, süresince 197 âdeti sözlü, bin 193 âdeti poster olmak üzere bin 390 sunum gerçekleştirilecek.

Kongre öncesi çalıştayları

Bu yıl bir ilkede imza atılarak Kongre öncesi beş farklı konuda çalıştay düzenlendi. Popüler kimya konularının ele alındığı çalıştayların verimli geçtiği katılımcılar tarafından belirtildi.

HABER MERKEZİ

29 Haziran 2011 Çarşamba

Öğrenciler pedagojik haklarının iadesi için eylem yaptı

Atatürk Üniversitesi Fen, Edebiyat ve İlahiyat fakülteleri öğrencilerinin pedagojik formasyon hakları teyit edildi.

Konuyu dile getirmek için Atatürk Üniversitesi Rektörlük binası önünde toplanan mağdur öğrencilerle görüşen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer İrfan Küfrevioğlu, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yurt içi üniversitelerince öğretmenlik meslek bilgisi alanında düzenlenen pedagojik formasyon hakkı İstanbul ve Uludağ Üniversiteleri’nin yanı sıra Atatürk Üniversitesi’nde eğitimlerini sürdüren fen, edebiyat ve ilahiyat öğrencileri için verilmiştir. Ancak Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına göre, 25 Haziran 2011’de başlayan öğretmen atamalarında üniversitemiz için, 2009-2010 Eğitim-Öğretim yılından itibaren, öğrenimleri sırasında verilen pedagojik formasyon dersleri ve belgelerinin geçersiz olduğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sayfasında ilan edilmişti. Rektörlüğümüz ile Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK yetkilileri nezdinde yapılan görüşmeler sonucu, Danıştay kararından önce başlamış olan pedagojik sertifika programına devam eden öğrencilerin haklarının saklı olduğu, YÖK’ün 18 Ocak 2011 tarihli, 2551 Sayılı yazısı ile belirtilmiştir. Takibimiz sonucu konu öğrencilerimizin lehine düzeltilmiştir.”

Küfrevioğlu’nun açıklamalarından tatmin olan öğrenciler olaysız bir şekilde dağıldılar.

BASIN DANIŞMANLIĞI

9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na katılan yabancı öğrenciler Rektör Koçak’ı ziyaret etti

Rektör Koçak, yurtdışındaki Türk okullarının hayranlık uyandırdığını ve dünya barışı için güçlü bir umut olduklarını belirtti.

9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’na katılan daha sonra da şehirleri ziyaret ederek halkla buluşan yabancı öğrenciler Erzurum ziyaretlerinde Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’ı da makamında ziyaret ettiler.

Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Sabri Çolak, Prof. Dr. Beşir Gözübenli ve Türk okullarından iki öğretmenin refakat ettiği Kazakistan, Fas, Gürcistan, Yemen ve Türkmenistan’dan gelen 9 öğrenciyi makamında kabul eden Rektör Koçak, öğrencilere Atatürk Üniversitesi hakkında çeşitli bilgiler verdi.

Rektör Koçak, yurtdışındaki Türk okullarının hayranlık uyandırdığını ve dünya barışı için güçlü bir umut olduklarını belirtti.

Öğrencilere “Sizleri çok seviyoruz; sizler aynı zamanda birer barış elçilerisiniz” diyen Koçak, Türk okullarında eğitimlerini tamamlayan gençlerin artık kendi ülkelerinde önemli pozisyonlar elde ettiklerini, bu insanların ülkeleriyle Türkiye arasında bir köprü görevi üstlendiklerini ve halkları birbirlerine yaklaştırdıklarını söyledi.

Milletlerin birbirlerini tanıdıkça dostluğun, kardeşliğin daha iyi anlaşılacağını anımsatan Koçak, Türk okullarının ve bu okullarda öğrenim gören öğrencilerin şimdiden dünya barışına ciddi katkılar sağladıklarını ifade etti.

“Sizleri ülkelerinizde en iyi yerlerde görmek istiyoruz” diyen Koçak, Türk okullarında görev yapan öğretmenleri de her zaman saygı ve sevgiyle andıklarını ve başarılarıyla kendi başarıları gibi gurur duyduklarını sözlerine ekledi.

Rektör Koçak, konuk öğrencilere ve öğretmenlere çeşitli hediyeler takdim etti.

HABER MERKEZİ

Atatürk Üniversitesi öğrencisi Google Genç Ajanslar akademisinde

Atatürk Üniversitesi öğrencisi Ahmet Eren Turan, Google Genç Ajanslar yarışmasında başarılı oldu ve Google tarafından Bodrum’da düzenlenecek olan Google Genç Ajanslar Akademisine katılmaya hak kazandı.

Google Genç Ajanslar Akademisi yarışması ile Türkiye`de üniversite öğrencilerinin dijital pazarlama ile tanıştırılması amaçlanıyor. Google yetkilileri, yarışma amacını, gençlerin internet çağında aktif rol oynamasını sağlamak, onları büyümekte olan internet reklamcılığı sektöründe girişimciliğe teşvik etmek ve başarılı olmaları için gerekli becerileri kazandırmak olarak ifade ediyorlar.

Bu seneki Google Genç Ajanslar Akademisi yarışması Türkiye`nin sekiz üniversitesinde yapıldı. Akademi, seçilen üniversitelerde ücretsiz Google AdWords eğitimi verdi ve Google Genç Ajanslar Yarışmasını gerçekleştirdi.

Bodrum’daki eğitime katılacak başarılı öğrenciler, burada internet reklamcılığı konusunda bilgi alacaklar ve kazandıkları becerileri sergileme fırsatı kazanacaklar. Bu kapsamda öğrenciler seçecekleri yerel işletmeleri internet reklamcılığı ile tanıştıracak ve onların işletmelerini pazarlamalarına yardımcı olacak.

Ahmet Eren Turan, Bilgisayar Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Atatürk Üniversitesi resmi internet sitesini yapan ve geliştiren ekip içinde de yer alıyor.

HABER MERKEZİ

Özgür Yazılım ve Linux Günleri semineri



İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karakaplan, Atatürk Üniversitesi’nde Özgür Yazılım ve Linux Günleri adı altında Aycan Bülbül'ün girişimleriyle Linux programını tanıtıcı bir seminer verdi.

Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde gerçekleştirilen ve iki gün süren seminerde Linux Nedir? GNU/Linux ile Neler Yapılabilir? Linux kurulumu, Linux Masaüstü, GNU Uygulamaları, Akademisyenler İçin Linux, Tez Yazma, İstatistik ve Matematiksel Hesaplamalar, Veri Değerlendirme ve Çizim, Linux Altında Yazılım Geliştirme, Linux ve Ağ Servisleri, Temel Linux Ağ Servisleri, Veri Tabanı Sunucuları Kurulumu konuları anlatıldı.

Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Yavuz, 1980’li yıllarda başlayan özgür yazılım hareketinin günümüzde açık kaynak hareketi ile birlikte bilgi işlem sektörünün hemen her alanında vazgeçilmez bir pozisyon elde ettiğini hatırlattı.

Yavuz, “Bu uygulama ile artık en kritik iş uygulamalarından tutun da sıradan günlük ofis uygulamalarına dek somut alternatifler sunmaya devam ediliyor. Biz de Atatürk Üniversitesi ve özellikle Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak bu çalışmaların içindeyiz ve güçlü bir parçası olmak istiyoruz” dedi.

Öğretim üyelerinin, asistanların ve öğrencilerin katıldığı seminerin çok başarılı geçtiğini ifade eden Yavuz, GNU/Linux işletim sistemi başta olmak üzere özgür ve açık kodlu yazılımların şirketler kadar araştırma geliştirme çalışmalarını özgür ve açık platformda sürdüren üniversiteler için de özgür ve açık kodlu yazılımların, ticaretin ve inovasyonun ötesinde, geleceğe yönelik öncü teknolojileri sağlamanın ortamını teşkil ettiğini kaydetti.

HABER MERKEZİ

13 Nisan 2011 Çarşamba

Atatürk Üniversitesi’nin “Doğu Anadolu Gözlemevi” projesi gün sayıyor

Atatürk Üniversitesi’nin kurmayı planladığı “Doğu Anadolu Gözlemevi” projesiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu bağlamda Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü ve Devlet Planlama Teşkilatı ortak bir çalıştay düzenleyerek “Türkiye’de IR Astronomisi ve Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG)” konusunu ele aldılar.
13 Ocak 2011 tarihinde DPT tarafından etüd proje olarak kabul edilen ve “2011 Üniversite Kış Olimpiyatları”nın düzenlendiği Karakaya tepelerine yapılması planlanan Türkiye’nin en büyük teleskobunun kurulacağı “Doğu Anadolu Gözlemevi”nin idari, alt yapısal, teknik ve bilimsel konularının ele alındığı çalıştaya yurt içi ve dışından üniversitelerin ve gözlemevlerinin uzmanları ve temsilcileri katıldı.
1-3 Nisan tarihleri arasında yapılan çalıştayda kırmızı ötesi astronomisi alanında ülkemizin Dünya’daki konumu ve geleceğe dönük projeler tartışıldı.
Çalıştayı değerlendiren Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ö. İrfan KÜFREVİOĞLU, Atatürk Üniversitesi’nin, Erzurum Valiliği’nin, bölgesel üniversitelerin ve gözlemevlerinin projeye verdikleri destekleri yineleyerek, tüm katılımcılara yürüttükleri başarılı çalışmalar nedeniyle teşekkür etti.
BASIN DANIŞMANLIĞI

Projeleri başarılı bulunan öğrenciler ödüllendirildi

TÜBİTAK tarafından düzenlenen ve Atatürk Üniversitesi’nin katkılarıyla hazırlanan 9. Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması, başarılı projelerin tespiti ve ödüllendirmeyle sona erdi.
Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen ödül töreninde konuşan Yarışmaların Bölge Koordinatörü Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Çiftçi, bu yıl Ardahan, Artvin, Bayburt, Gümüşhane, Erzincan, Erzurum, Iğdır, Kars, Rize ve Trabzon illerinden 186 adet projenin başvurusunun yapıldığını ve bu projelerden 54’ünün jüri üyeleri tarafından sergiye davet edildiğini belirtti.
Çiftçi, “Projeler, 29-31 Mart 2011 tarihlerinde Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi salonunda sergilendi. Sergiye davet edilen projeler jüri üyelerimiz tarafından tekrar değerlendirilerek ilk üç proje tespit edildi. Birinci olan dokuz projemiz Ankara`da 13-15 Mayıs 2011 tarihleri arasında TÜBİTAK tarafından düzenlenecek sergide bölgemizi temsil edecek. Bölgemizi Ankara`da temsil edecek sevgili öğrencilerimizi ve rehber öğretmenlerimizi şimdiden tebrik ediyor ve başarılar diliyorum,” dedi.
Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ö. İrfan Küfrevioğlu ise konuşmasında TÜBİTAK tarafından düzenlenen "Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması Bölge Sergisi"nin öneminden söz etti.“Yarım asırlık geçmişi, bilimsel gücü ve imkânları, bölgesel kalkınmadaki öncülüğü ile Atatürk Üniversitesi, hem bölgesinin hem de Türkiye`nin önde gelen üniversitelerinden birisidir. Bu etkinliğin üniversitemiz çatısı altında olması bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir,” diyen Küfrevioğlu, TÜBİTAK’ın uzun yıllardan beri Türkiye`nin bilim politikasına çok önemli katkılar sunmaya devam ettiğini söyledi.“1975 yılından beri ben şahsi olarak birçok TÜBİTAK aktivitesine katıldım. Lise ikinci sınıf öğrencisi iken Çanakkale’de 1975 yılında TÜBİTAK yaz okuluna iştirak ettim. 1976`da lise son sınıf öğrencisi iken liseler arası kimya yarışmasında Doğu Anadolu üçüncülüğünü kazandım. Bu benim için bir dönüm noktası oldu,” Diyen Küfrevioğlu, şunları kaydetti:“Sonunda Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümüne girdim. Fakülte öğrenimim boyunca TÜBTAK`tan burs aldım. Bugün de aynı bölümde profesör olarak çalışmaktayım. Bunları sizlere örnek olması açısından açıklıyorum. Sizler TÜBİTAK`ın da katkısıyla geleceğin bilim insanları olarak ülkemizi çok daha iyi noktalara taşıyacağınıza inancım tamdır.”Rektör Vekili Prof. Dr. Samih Diyarbakır ise, proje yapmanın öneminden söz etti ve proje hazırlayan öğrencilerden araştırma, inceleme ve gözlem yapmayı bir yaşama sanatı haline getirmeleri öğüdünü verdi.
Daha sonra başarılı bulunan ve Ankara’da bölgemizi temsil edecek projeleri yapan öğrencilere ve öğretmenlerine ödülleri verildi.
BASIN DANIŞAMANLIĞI

1 Şubat 2011 Salı

Kadim Şehrin Sanatkârları Geleneksel Türk El Sanatları Karma Sergisi





“Kadim Şehrin Sanatkârları Geleneksel Türk El Sanatları Karma Sergisi” Atatürk Üniversitesi Sanat Galerisi’nde açıldı.
Sergide hat, tezhip, minyatür, çini, ebru, vitray sanatı örnekleri yer alıyor.
Sergide, Atatürk Üniversitesi hoca ve öğrencilerinin de aralarında bulunduğu Erzurumlu olup ulusal ve uluslararası alanda tanınan ve sanat yaşamını Türkiye’nin farklı illerinde sürdüren Hasan Çelebi, Fuat Başar, Turan Sevgili, Mustafa Nasuhi Çelebi, Muhammet Mağ, Hüseyin Kutan, Ömer Şen, Hanifi Dursun, Neslihan Yavuz, Nurullah Özdem, Şerafettin Turan, Abdullah Aydemir, Meryem Er Yumun, Ruhi Konak, Işılay Konak, Muhammet Bilgen, Noyan Güven, Ömer Faruk Özoğul, Hüseyin Elitok, Yusuf Bilen, Abdulkadir Yılmaz, Nurettin Hınıslıoğlu, Mukaddes Orhon, Haluk Kırkkeseli, Saime Rikkat Çelebi Pesen, Behiç Kılıç, Necati Çöğender ve Elif Kırkkeseli gibi sanatçıların çalışmalarından örnekler bir araya getirildi.
Sergiyi İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ile birlikte gezen Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, sergide yer alan ve geleneksel kültürü örnekleyen çalışmaları büyük bir zevkle incelediklerini söyledi ve sanatçılara başarılar diledi.

BASIN DANIŞMANLIĞI

28 Ocak 2011 Cuma

Erzurum Kış Oyunları Açılış Töreni Universiade 2011




Winter Universiade 2011 açılışı tam anlamıyla mükemmel oldu. Açılış töreni ile ilgili resimleri yukardaki albülden görebilirsiniz.

Universiade Kış Konferansı sona erdi




Konferansa 15 ülkeden 260 bilim insanı ve spor uzmanı katıldı
Dört gün süren konferans kapsamında 80 civarında sözlü ve poster sunumu yapıldı
Konuşmacılar bildirilerinde oyunlardan sonra Erzurum’da neler yapılması gerektiği konusuna geniş yer verdi

Atatürk Üniversitesi tarafından düzenlenen Universiade Kış Konferansı tamamlandı.
Kültür ve Gösteri Merkezi’nde 24-27 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen konferansta “Üniversite sporlarının bölgesel kalkınma ve sağlık üzerine katkıları” geniş bir yelpazede ele alınarak değerlendirildi.
Konferansın son oturumunda konuşan Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kemal Tamer, Erzurum’a kazandırılan kış sporları altyapısının yarışmalardan sonra nasıl değerlendirileceğinin önemli bir konu olduğunu, farklı etkinlik alanları oluşturarak tesislerin sürekli kullanılması gerektiğini ifade etti.
25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nın Erzurum’a alınmasında pek çok insanın önemli katkıları olduğunu, fakat bunların medyada yetirince gündeme getirilmediğini dile getiren

Tamer, emeği geçen herkese vefa gösterilmesini istedi.

Erzurum’da elindeki imkânla ne yapacağını tam olarak bilmeyen hantal bir yapının varlığına dikkat çeken Tamer, “Yetkim olsaydı tembel kişileri çalıştırırdım” diye konuştu.
Kayak sporunun bir maliyeti olduğunu, kış sporları tesislerini daha çok yabancılar tarafından kullandığını dile getiren Tamer, Erzurum halkının, özellikle Erzurumlu çocukların ve gençlerin kayak sporunu yapabilmeleri için tesisleri sembolik fiyatlarla kullanmalarının sağlanmasını istedi.
Tamer’in sunumuna katkı sağlayan katılımcılar ise, halkın kış sporları gibi etkinliklere yeterince katılmamasının ekonomik nedenlerinin yanı sıra spor yapma kültürü eksikliğiyle de bir ilgisi olduğunu savundular. Konuşmacılar, Erzurum’da, tesislere yönelik bir spor politikası oluşturulması gerektiği üzerinde durdular.
Bir soru üzerine Tamer, Atatürk Üniversitesi yerleşkesine, beş kapalı tesisten birinin olsun yapılmamasının büyük bir eksiklik ve haksızlık olduğunu da söyledi. 40 binden fazla öğrencisi olan ve öğrenci sayısı her yıl artan bir üniversitede kış sporları tesislerinden birinin öğrencinin ayağına götürülmemesini kabullenmekte güçlük çektiğini vurguladı.

Akdağ: Sonuçları değerlendireceğiz

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ise, yaptığı kapanış konuşmasında, konferansa katılanlara teşekkür etti ve ortaya çıkan sonuçları ciddi bir şekilde değerlendireceklerini söyledi.
Erzurum’daki kış sporu, sağlık, eğitim ve turizm altyapısının şehirde artık bir zihniyet dönüşümünü de ortaya çıkarması gerektiğini anlatan Akdağ, hükümetin 2023 yılını önüne bir hedef olarak koyduğunu, 12 yıl sonra Türkiye’nin dünyanın on büyük ekonomisinden birisi olacağını, Erzurum’un da planlı çalışmayla, bu tarihe kadar kalkınıp gelişeceğine inandığını ifade etti.
Her şeyin refah ve para olmadığını, aileyi, kültürü, çevreyi ve medeniyeti korumayı da önemsediklerini anlatan Akdağ, Türkiye’de obezite ve şişmanlığın ciddi bir tehdide dönüşmek üzere olduğunu, bu olumsuz gelişmeye karşı herkesin spor yapması ve beslenme alışkanlıklarını düzeltmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Orhan Güvenen teşekkür etti

Prof. Dr. Orhan Güvenen ise dört gün boyunca gerçekleştirilen sunumları özetleyerek katılımcılara teşekkür etti. Güvenen, “Erzurum, Türkiye ve insanlık için çok değerli tespitler yapıldı. Bunlar üzerinde hepimizin, özellikle yetkililerin ciddiyetle durması gerekir” dedi.
Güvenen, Erzurum’da gerçekleştirilen kış sporları tesislerinin sadece kış aylarında iki üç ay gibi kısa bir sürede değil 12 ay boyunca kullanılması gerektiğini, bunun mümkün olduğunu anlattı.
Güvenen, geleneksel hale getirilerek, her yıl, Erzurum’da kış sporlarıyla ilgili bir ticaret fuarı açılmasını önerdi.

Gallıen: Bir plan yapın ve eyleme geçin

FİSU Başkan Yardımcısı Claude-Louis Gallıen de yaptığı değerlendirmede, Erzurum için büyük bir proje yapmanın zamanın geldiğini söyledi.
Erzurum halkına, esnafına ve yöneticilerine çok iş düştüğünü anlatan Gallıen, şu önerilerde bulundu:
“Önünüzü görmek için bir plan yapın ve o plan doğrultusunda çok çalışın. Nasıl ki, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 2023 yılını ulaşmak istediği bazı hedefler için bir tarih olarak açıkladıysa, Erzurumlular da hedefler belirlemeli ve tarihler ortaya koymalıdır. Sinerji yaratmalısınız; komşu şehirlerinizle, komşu ülkelerle ve tüm dünya ile. Olimpiyatlara, Dünya Kayakla Atlama Şampiyonasına talip olun. Erzurum kayakla atlamada dünyanın sayılı merkezlerinden biri olabilir. Bunun yakasını bırakmayın. Rekreasyon kış sporlarına yönelebilirsiniz. Alpin kayağının yine merkezi olarak Alpler’e alternatif olabilirsiniz. Uluslararası şirketlerle temas kurun. Onlar tesislere, doğanıza turist getirecektir. Yamaç paraşütü, çeşitli yaz aktiviteleri de yapabilirsiniz.”
Daha onlarca başlık altında çeşitli faaliyetler yapılabileceğini vurgulayan Gallıen, her şeyden önce ortaya bir stratejik plan konulması gerektiğini söyledi.
“Bir stratejiniz varsa, on yıl sonra önemli bir yere gelirsiniz” diyen Gallıen, doğal varlıkların bilinçli bir şekilde kullanılması durumunda Erzurum’un bal ve diğer çeşitli organik ürünler bakımından da dünyada önemli bir yer edineceğini anlattı.
Halkın benimsemediği, halkın içinde olmadığı hiçbir adımın sürdürülebilir bir kalkınmayı ortaya çıkaramayacağının bilindiğini anımsatan Gallıen, Atatürk Üniversitesi’nin, bölgeyle ilgili tüm projelerin kalbi gibi çalışması ve her projeyi halkı işin içine katarak uygulamaya koyması gerektiğini anlattı.
“Atatürk Üniversitesi bölgesinde uluslararası bir merkez olmalı; hemen her konuda öncülük etmelidir” diyen Gallıen, şunları kaydetti:
“Atatürk Üniversitesi sanayi kesimiyle işbirliği yaparak, kayak sporları malzemeleri üreten, yaz ve kış dağ ekipmanlarını üretip geliştiren bir merkeze dönüşebilir. Spa merkezleri tüm dünyada gelişiyor. Yetişmiş eleman ihtiyacı artıyor. Atatürk Üniversitesi bu alana da eleman yetiştirebilir. Son olarak söyleyeceğim şudur: Bir plan yapın ve eyleme geçin.”

Tüzemen: sonuçlar bizim için önemli

Erzurum 2011 Universiade Konferansı Başkanı, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak adına son konuşmayı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen yaptı.
Konferansa 15 ülkeden 260 bilim insanı ve spor uzmanı katıldığını, dört gün süren konferans kapsamında 80 civarında sözlü ve poster sunumu yapıldığını hatırlatan Tüzemen, ortaya çıkan sonuçların yayınlanacağını ve Erzurum’da bundan sonra yapılacak kış turizmine yönelik faaliyetlere bu dokümanın bilimsel bir temel teşkil edeceğini açıkladı.
“Atatürk Üniversitesi olarak bu devasa organizasyonun üniversite kısmında yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz” diyen Tüzemen, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bugün başarıyla sonuçlandırdığımız bu kış konferansı gibi, 25. Universiade Erzurum Kış Oyunları’nın da çok başarılı bir şekilde sonuçlanacağına olan inancımla birlikte, tüm katılımcıları canı gönülden kutluyor, organizasyonda görev alan tüm mesai arkadaşlarıma en derin teşekkürlerimi sunuyorum.”

Plaket verildi

Programın son bölümünde katılımcılara, Eski Bakan Hüseyin Çelik, YÖK Üyesi Prof. Dr. Muhittin Şimşek ve YÖK Üyesi Şaban Çelik ile Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen tarafından Atatürk Üniversitesi şilti ile çeşitli hediyeler takdim edildi.

Organizasyon Komitesi

Dört gün süren konferansın Onursal Başkanlığı’nı FISU Başkanı George E. Killan, Başkanlığını Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Başkan Yardımcılıklarını Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mahir Uğur ve Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Akçay üstlendi. Prof. Dr. Zekeriya Aktürk, Prof. Dr. M. Sait Keleş ve Yrd. Doç. Dr. Zinnur Gerek ise Konferans Sekretaryasını yürüttü.

BASIN DANIŞMANLIĞI

27 Ocak 2011 Perşembe

Hicaz ve Bağdat Demiryollarının 100. Yılı Fotoğraf Sergisi


Almanya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen “Hicaz ve Bağdat Demiryollarının 100. Yılı Fotoğraf Sergisi” Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sergi Salonunda açıldı.
Takdim konuşmasında “Serginin Erzurum’daki açılışında sizleri selamlamaktan mutluluk duyuyorum” diyen Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, Erzurum’un, on yıllardan beri Türkiye’deki demiryolu ulaşımında, Kafkas devletlerine bağlantısı nedeniyle de büyük öneme sahip olduğunu ifade etti.
Erzurum’da yarın başlayacak olan 2011 Dünya üniversitelerarası Kış Oyunlarıyla ilgili açıklamalarda da bulunan Cuntz, şöyle devam etti:
“Yirmi dokuz ulusa mensup genç insanlar yarından itibaren spor müsabakalarında karşı karşıya gelip birbirleriyle yarışacaklar. Almanya’dan da bir ekip Erzurum’a geldi. ‘Universiade’, benzersiz bir fırsat sunuyor. Çünkü müsabakalar için dünyanın her tarafından gelen insanlar burada buluşuyor ve Türkiye’ye de hepimizin bildiği o içtenliği ve misafirperverliğiyle kendini yeniden tanıtma fırsatı veriyor. Buna benzer bir fırsata Almanlar da bu kış 7-20 Şubat tarihleri arasında Garmisch-Partenkirchen’de gerçekleşecek Dünya Alpin Kayak Şampiyonası ile sahip olacak.”
Almanya ile Türkiye’nin sadece sportif faaliyetlerle birbirine bağlı olmadıklarını, iki ülkenin uzun ortak bir tarihi paylaştıklarını anımsatan Cuntz, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Geçmiş yüzyıllarda ortak başarılar ve başarısızlıklar oldu, aydınlık ve karanlık dönemlerden birlikte geçildi. 100 yıldan daha fazla bir geçmişe sahip olan Hicaz ve Bağdat Demiryolunun inşaatı bana göre birlikte neler yapabileceğimizin bir sembolüdür. Günümüzde bir altyapı projesi olarak adlandıracağımızı bu demiryolu, bugün halen kullanılan bağlantıları ve güzergahıyla o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda yeni bir ulaşım aracıydı. Yapıldığından beri güzergahı üzerinde bulunan ülkelerin ekonomik ve kültürel gelişimine önemli katkısı olmuştur.”
Açılışa, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Ahmet Küçükler, Atatürk Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ö. İrfan Küfrevioğlu, Almanya Erzurum Konsolosu Dr. Yılmaz Kuşkay, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Özbek, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reşat Karcıoğlu ve diğer konuklar katıldı.
Hicaz ve Bağdat Demiryollarının 100. Yılı Fotoğraf Sergisi 27 Şubat’a kadar gezilebilecek.
BASIN DANIŞMANLIĞI

26 Ocak 2011 Çarşamba

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin KUDAKA destekli iki projesi uygulama startı aldı


Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin hazırladığı ve Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA)’dan mali destek alan “Erzurum Ovası’nda Silaj Tekniğinin Yaygınlaştırılması” projesiyle “Kuzeydoğu Anadolu Organik Tarım Sektörünün Kümelenmesi” projeleri start aldı.
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Y. Canbolat’tan edinilen bilgiye göre, Erzurum Ovası’nda Silaj Tekniğinin Yaygınlaştırılması projesi, Prof. Dr. Mustafa Tan’ın öncülüğünde, İl Tarım Müdürlüğü ve Tarım Kredi Kooperatifleri Bölge Birliği Müdürlüğü’yle birlikte yürütülecek. Proje ile Erzurum Ovası köylerinde silajlık mısır tarımının yaygınlaştırılması, silaj yapımı ve silajla hayvan besleme konularında gelişmeler hedefleniyor.
Prof. Dr. Faik Kantar’ın yürüteceği Kuzeydoğu Anadolu Organik Tarım Sektörünün Kümelenmesi projesiyle ise, bölgemizde organik üretim yapan üreticilerin bir araya getirilmesi amaçlanıyor.
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Y. Canbolat, İl Tarım Müdürü Mustafa Altun, Tarım Kredi Kooperatifleri Bölge Birliği Müdür Yardımcısı Yavuz Aksakallı, KUDAKA Genel Sekreteri Dr. Rıfat Altan ve proje yürütücülerinin katılımıyla bugün taraflar arasında bir protokol imzalandı ve projeler resmen başlamış oldu.

BASIN MERKEZİ

25 Ocak 2011 Salı

Atatürk Üniversitesi Genç Duruş


Merhaba arkadaşlar ;

Atatürk üniversitesi blogger sayfasında sadece haberler değil sizlerin tarafından yazılan konular yer alacaktır. Konularda uyulması gereken kurallar aşağıda belirtilmiştir.

Kurallar :

1 - Konu içeriğinde argo, kırıcı kelimeler kullanmak yasaktır.
2 - Konu içeriğinde siyaset yapmak yasaktır.


Konularınızı , makalelelerinizi ab@atauni.edu.tr mail adresine gönderebilirsiniz.

Türkiye’nin doğusunda nükleer sızıntı haberi gerçek dışı

Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neslihan Ekinci ile Araştırma Görevlisi Bekir Doğan’a atfen bugün çeşitli haber kaynaklarınca servis yapılan “Türkiye’nin doğusunda nükleer sızıntı” başlıklı haberin tamamen asılsız ve maksatlı olduğu bildirildi.
Doçent Ekinci, Iğdır’da yürütülen çalışmanın radon tespitiyle ilgili bilimsel bir çalışma olduğunu, çalışmanın haberde iddia edilen nükleer sızıntı konusunu içermediğini belirterek, şu bilgileri verdi:
“Bu çalışma, Avrupa Standardizasyonu kapsamında, yaz ve kış mevsimlerinde Erzincan, Tunceli, Muş, Bingöl, Ağrı ve Iğdır illerinde kamu binaları ve konutlarda radon konsantrasyonlarının belirlenmesi ve Türkiye’nin radon dağılım haritasının tamamlanması amacıyla, ilgili makamlardan alınan izinle, yürütülmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
HABER MERKEZİ

Universiade Kış Konferansı başladı


FİSU Başkan Yardımcısı Gallıen: “Bu oyunlarla Erzurum küresel bir kent kimliği kazanıyor.”

25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları kapsamında Atatürk Üniversitesi Rektörlü tarafından düzenlenen “Universiade Kış Konferansı” başladı.
Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen programın açılışında ilk konuşmayı Organizasyon Komitesi Başkan Yardımcısı Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Akçay yaptı.
Akçay, katılımcılara teşekkür etti ve konferansın başarılı geçmesini diledi.
25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları kapsamında Erzurum’a yapılan kış sporları tesislerinin şehrin ekonomisine önemli katkı sağlayacağını da vurgulayan Akçay, “Bu tesisler, umarım, şehrimizin ve bölge insanımızın yaşam sitillerini değiştirmelerine de katkı sağlar,” dedi.
Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kemal Tamer ise, konuşmasında, sporun tüm dallarını teşvik ettiklerini ve yaygınlaşması için çaba gösterdiklerini anımsatarak, “Biz, sporu eğitimin bir parçası olarak görüyoruz. Spor yoluyla eğitimin gençlerimize çok şey kazandırdığını biliyoruz. Erzurum’daki tesislerin de bu yönde büyük bir hizmet yapacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ise, dört yıl önce başlayan bir büyük rüyanın bugün gerçekleştiğini görmekten mutluluk duyduklarını söyledi.
“2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları Atatürk Üniversitesi ve Erzurum için çok büyük fırsatlar sunacaktır” diyen Koçak, yapılan tesislerin Türkiye’de tek olduğunu, dünyada ise sayılı spor tesisleri arasına girdiğini anlattı.
“Erzurum, eğitim merkezi olması yanında artık kış sporları merkezi de olacaktır” tespitini yapan Rektör Koçak, “Gençlerimizi bu tesislere bekliyor, ileride içlerinden şampiyonlar çıkmasını arzu ediyoruz” dedi.
Koçak, 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları için Erzurum’a yapılan tesislerden dolayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ilgili bakanlara ve organizasyonda emeği geçen herkese ayrıca teşekkür etti.
FİSU Başkan Yardımcısı Claude-Louis Gallıen da başarılı bir şekilde gerçekleşen organizasyondan ve Erzurum’a yapılan yatırımlardan büyük bir gurur duyduğunu söyledi.
Anadolu’nun büyük bir medeniyet beşiği olduğunu, Erzurum’un ise Anadolu’nun zirvesinde yer alan müstesna ve tarihi bir kent olduğunu ifade eden Gallıen, Nazım Hikmet’in Erzurum’la ilgili bir şiirinden mısralar okudu ve alkış aldı.
Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip büyüyen ekonomisiyle dünyada dikkatle takip edilen bir ülke olduğunu hatırlatan Gallıen, kış oyunları için yapılan yatırımların ise, Doğu Anadolu’nun ve özellikle Erzurum’un kalkınmasında öncü bir rol oynayacağını vurguladı.
“Burada dağlar var, su var; bunlar, doğanın bize sunduğu nimetlerdir, iyi bakılması ve korunması gerekir, çünkü kırılgandır,” diyen Gallıen, doğayı doğru kullanma kültürünün benimsenmesi gerektiğini de şu atasözüyle hatırlattı: “İç dediler de çeşmeyi kurut demediler!”
FİSU Başkanı George E. Kıllıan ise, oyunların Erzurum’a verilmesi sürecini, Erzurum’a yaptığı ziyaretleri ve o günlerde şehre hâkim olan heyecanı anımsattı.
“Nerden nereye geldik. Dört yıl önce bugün bu şehirde olanlarla ilgili kimsenin bir fikri yoktu. O zamanki yöneticilerle sık sık bir araya gelip konuşuyorduk. Bizden öğrenmeye çalışıyorlardı. Bugün gelinen noktayı hepimiz görüyoruz. Ben bu tablodan onur duyuyorum” değerlendirmesini yapan Kıllıan, Türkiye’nin, özellikle Erzurum’un, bu oyunlarla çok şey öğreneceğini ifade etti.
“Tecrübe en değerli şeydir; burada yapılacaklardan öğrenin, gençlerinize öğretin” diyen Kıllıan, bu tesislere sahip olan Türkiye’nin bundan sonra kış sporlarında dünya çapında başarılara imza atacağından emin olduğunu kaydetti.
Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk de, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük spor yatırımlarından birini 500 milyon lira harcamayla Erzurum’da gerçekleştirdiğini, tesislerin ortaya çıkmasıyla birlikte gerek yurt içinden gerekse yurt dışından kış turizmi yatırımı yapmak isteyenlerin arttığını açıkladı.
Söz konusu yatırımın Erzurum’un alt yapısını ve üst yapısını büyük ölçüde değiştirdiğini, kentsel dönüşüm ve TOKİ yatırımlarıyla gecekondu bölgelerinin hızla ortadan kalktığını anlatan Öztürk, kara ve havayolu standardının da aynı dönemde yükselen Erzurum’u bugün dünyada bilinen bir şehir özelliği kazandığını sözlerine ekledi.
Daha sonra Universiade Kış Konferansı oturumlarına geçildi. Konferans 27 Ocak’a kadar devam edecek.
BASIN DANIŞMANLIĞI

24 Ocak 2011 Pazartesi

Rektör Koçak TV 8’de Erkan Tan’ın konuğu oluyor

Tv8’de hafta içi her sabah 08.30-10.30 saatleri arasında yayınlanan, Tv8 Ankara Temsilcisi Erkan Tan tarafından hazırlanıp sunulan “Erkan Tan İle Başkent’ten Programı”, 24-28 Ocak Tarihleri arasında, 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları nedeniyle, her gün Erzurum’dan yayınlanacak.
Programda 2011Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları faaliyetlerinin yanı sıra Erzurum ve Atatürk Üniversitesi de tanıtılacak. Yarın (24 Ocak 2011), saat 08.00 de başlayacak ve Tv8’de canlı olarak yayınlanacak programın ilk konuğu Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak olacak.
BASIN DANIŞMANLIĞI