28 Aralık 2012 Cuma

Doç. Dr. Ali Murat Aktemur Çıldır’ı anlattı

__
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Sanat Tarihçisi Doç. Dr. Ali Murat Aktemur, Çıldır ve Çıldır  Kaleleri konulu bir konferans verdi.
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansta Aktemur, adını Oğuzların Çavuldur Boyu’ndan alan Çıldır’ın, çevresi ile birlikte ilk çağlardan beri çeşitli kavimlerce iskan edildiğini, ilk yerleşim evresinin M.Ö. IV. bin’e kadar uzandığını söyledi.
Özellikle Kura(Kür) Vadisi’ndeki mağara yerleşimleri, seramik parçaları, Çıldır Gölü içindeki Akçakale Adası’nda yer alan prehistorik yerleşimlerin, Kurtkale’deki kurgan biçimli mezarların milattan önceki asırlardan beri bu yörelerin iskan edilişinin somut delilleri olduğunu anlatan Aktemur, şöyle devam ette:
“Taşköprü Köyü’nde yer alan Urartu Kralı II. Sarduri’nin adını taşıyan  M.Ö. VIII. yy’a ait çivi yazılı kitabe ve kaya döşeme köprünün, Çıldır’daki Urartu Medeniyetine ait belgelerdir. Ancak bunlardan tarihi köprünün yıktırılarak yerine betonarme köprünün yaptırılmış olması bir tarih ve kültür kıyımıdır.”
Kültür Bakanlığı yetkililerinin ilgisizliğinden de yakınan Aktemur, Çıldır’ın tarihi geçmişi, coğrafyası üzerine belge ve fotoğraflarla ayrıntılı bilgi verdi.
Osmanlı Dönemi’nde Çıldır Sancağı sınırları içerisinde 240 cami ve mescit, 1 medrese, 1 rüştiye, Türkler için 49, Hıristiyanlar için 13 ilkokul, Hıristiyanlar için 15 kilise, ayrıca 5 hamam, 9 han ve 564 işyerinin bulunduğuna dair bilgileri paylaşan Aktemur, şunları kaydetti:
“Ancak ne acıdır ki, Çıldır çevresinde adı geçen 15 kiliseden hemen hepsinin kalıntısı mevcut iken, 240 camiden sancak sınırlarındaki Oltu, Göle, Ardahan ve çevresinde sadece birkaç örnek günümüze gelmiş Çıldır’dakilerin ise hemen tamamı Yanık Cami adlı toplu mezarlar şeklinde günümüze ulaşmıştır. Bu tablo, 1828, 1855 ve 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşlarının ve arkasından da Anadolu’da 1914’lerde başlayan Çıldır çevresine ise 1918’de ulaşıp son sahnesi sergilenen Ermeni mezaliminin vahşet boyutlarını açıkça ortaya koymaktadır. İçinde namaz kılan cemaat ile birlikte yakıldığı için yanık cami adını alan ve toplu mezara dönüşen bu camiler ve kazılarda ele geçen buluntular, tarihin masa başında yazılamayacağını bir kez daha ortaya koymuştur. Çıldırlı Aşık Şenliğ’in ‘Ehli İslam olan işitsin bilsin, Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana’ sözünde ifade ettiği gibi, Çıldır halkı yanma pahasına, başı kesilme pahasına kanının son damlasına kadar direnmiş ve vatanını düşmana vermemiştir.”
Konferansı Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Reşat Karcıoğlu, akademisyenler ve öğrenciler dinledi.
 
HABER MERKEZİ

21 Aralık 2012 Cuma

Post-Endüstriyel Toplum Çalışma İlişkileri ve Beyaz yakalılar

_
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü tarafından davet edilen Öğr. Gör. Dr. Esra Köten “Post-Endüstriyel Toplumda Çalışma İlkeleri ve Beyaz yakalılar” konulu bir konferans verdi.
Kültür ve Gösteri Merkezi’nde Gerçekleşen konferansın takdim konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı  Prof. Dr. Fahrettin korkmaz, sanayi devrimiyle birlikte dünyada bir işçi sınıfı doğduğunu hatırlatarak, “Bu işçi sınıfı ilk oluşumunu ikmale başladığı dönemlerde, ciddi zorluklar ve sıkıntılarla çalışma hayatına başladılar” dedi.
İlk kuşak sanayi işçilerinin 18-20 saat çalıştıklarını anımsatan Korkmaz, “Hakları da ücretleri de yoktu. Ücretleri düşüktü. Bizde ise, Osmanlı döneminde çalışma hayatıyla ilgili çok özel  düzenlemeler yapıldı. Çalışan kesimle ilgili, özellikle Zonguldak havzası kömür işçileri içi nizamnameler çıkarıldı. Dilaver Paşa Nizamnamesi çok özel ve güzel haklar sağlıyordu işçilere. Bu nizamnamede işçi haklarının pek çoğu o tarihte sağlanmıştır.  Cumhuriyet döneminde de yine Zonguldak bölgesi  için, çalışma hayatını düzenleyen yasalar çıkarıldı” değerlendirmesini yaptı.
Daha sonraki yıllarda çok sayıda iş kanunları çıkarıldığını anımsatan Korkmaz, bu yasalarla, çalışan ve çalıştıranların hukukunun sağlanmaya çalışıldığı değerlendirmesini yaptı.
Öğr. Gör. Dr. Esra Köten ise “Post-Endüstriyel Toplumda Çalışma İlkeleri ve Beyaz yakalılar” konulu bir konferans verdi. Köten,  endüstri sonrası toplumlarda çalışma yaşamını şekillendiren yenilikleri ve bunların Türkiye’deki yansımalarını anlattı. Köten, günümüzde gerçekleşen endüstri sonrası dönüşümlerin, emeğin tarihsel kazanımlarını geri alacak bir doğrultuda biçimlendiğini savundu.
HABER MERKEZİ

19 Aralık 2012 Çarşamba

“Türk dilinin bütün lehçe ve ağızlarıyla tek bir sözlüğü yapılmalı”

__
Atatürk Üniversitesi  Edebiyat Fakültesi tarafından düzenlenen panelde “Türk lehçelerinin söz varlığı” değerlendirildi. Konuşmacılar, Türk dilinin bütün lehçe ve ağızlarıyla beraber tek bir dil olduğu dile getirilerek bu dilin tek bir tane de sözlüğünün olması gerektiği savunuldu.
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Yrd. Doç. Dr. Süleyman Efendioğlu, Yrd. Doç. Dr. Tuna Beşen Delice ile Arş. Gör.  Esra Yavuz konuşmacı olarak katıldılar.
Konuşmacılar, Türkçenin yüzyıllar boyunca farklı coğrafyalarda işlene işlene günümüze ulaştığını ve gerek söz varlığı gerekse anlatım gücü itibariyle dünyanın önemli dilleri arasında yerini aldığını söylediler.
Türk Dilinin bugün gerek yazı dilinin eskiliği gerek konuşulduğu coğrafi alanın genişliği gerekse konuşur sayısı bakımlarından dünyanın en büyük birkaç dilinden birisi durumunda olduğunu anlatan konuşmacılar,  şu tespitlerde bulundular:
“Bu büyük dilin bugün onlarca lehçesi, yüzlerce ağzı bulunmaktadır. Ancak bugüne kadar Türkçenin bütün lehçe ve ağızlarını içine alan kapsamlı bir sözlüğü hazırlanamamış dolayısıyla Türkçenin zenginliğinden yeterince istifade edilememiştir. Oysa Türk Dili bütün lehçe ve ağızlarıyla beraber tek bir dil ise bu dilin tek bir tane de sözlüğünün olması gerekir. Böyle bir sözlük hazırlandığında Türkçenin, kelime hazinesi itibariyle de dünyanın en zengin dillerinden birisi olduğu açıkça ortaya çıkmış olacaktır.”
HABER MERKEZİ

18 Aralık 2012 Salı

İŞKUR Genel Müdürü Yazıcı mezun olduğu İİBF’yi ziyaret etti

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürü Nusret Yazıcı, mezun olduğu Atatürk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’ni ziyaret etti. Yazıcı, elde ettiği başarılarda İİBF’nde aldığı eğitimin ve Atatürk Üniversitesi`nin büyük katkısı olduğunu belirtti.
1993 yılında Atatürk Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü`nde lisansa başlayan İŞKUR Genel Müdürü Yazıcı, 1997 yılında mezun olduğunu belirterek,  "Mastır ve doktora programlarını da Atatürk Üniversitesinde yaptım. Lisans dönemim çok verimli geçti ve sahip olduğum bilgi, birikim ve bulunduğum noktada olmamda başta Dekanımız Prof. Dr. M. Suphi Orhan Hocamız olmak üzere diğer hocalarımın ve Atatürk Üniversitesi`nin önemli bir yeri vardır" dedi.
Daha sonra, Yazıcı ve beraberindekiler fakültede bir dersliğe girerek öğrencilerle sohbet etti. İŞKUR Genel Müdürü Yazıcı, öğrencilerin sorularını cevapladı ve İŞKUR hakkında bilgi verdi.

Yazıcı, İŞKUR`un dünyadaki kamu istihdam politikalarına yön veren bir konumda olduğunu da belirterek, konuşmasını söyle tamamladı. "2015 teki Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği seçimini İstanbul`a alıp, daha farklı noktalarda dünyada söz sahibi olmak istiyoruz.”

_

5 Aralık 2012 Çarşamba

Rektör Koçak, 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılını değerlendirdi

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, “Atatürk Üniversitesi’nin etkisi her geçen yıl daha da artmaya devam edecek” dedi.
Konukevi-1’de basın mensuplarıyla bir araya gelen Rektör Koçak, 2012-21013 Eğitim-Öğretim Yılını değerlendirdi.
Rektör Koçak, Atatürk Üniversitesi’nde Açıköğretim Fakültesiyle birlikte öğrenci mevcudunun lisans, önlisans, lisans tamamlama, yüksek lisans ve doktora programlarında 85 bin 659 olduğunu, akademik personelin 2 bin 492, idari personelin 3 bin 460, 20’si fakülte olmak üzere akademik birim sayısının ise 60 olduğunu söyledi.     
Koçak, öğretim Üyesi yetiştirme Programında Atatürk Üniversitesi’ne gelen öğrenci sayısının 60, dışarıda yüksek lisans ve doktora çalışması için giden öğrenci sayısının da 81 olduğunu anlattı.
Akademik yayın sayısı
Atatürk Üniversitesi’ndeki akademik yayın bilgilerini de açıklayan Rektör Koçak, ulusal ve uluslararası yayın kuruluşlarında 2011 yılında 875, 2012 yılında ise, şu anki veriler itibariyle, gerçekleşen bilimsel yayın sayısının 656 olduğunu anlatan Rektör Koçak, Açık Öğretim Fakültesi ve Lisans Tamamlama Programlarıyla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı:
“2010 Yılında kurulan Açıköğretim Fakültemiz 2012-2013 eğitim-öğretim yılında; 4 Lisans, 11 Önlisans
1 Lisans Tamamlama Programı olmak üzere toplam 16 programda yaklaşık 20 bin öğrenciyle eğitim-öğretime devam etmektedir. 2009 Yılında kurulan Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen Hemşirelik Lisans Tamamlama Programından son iki yılda yaklaşık 19 bin öğrenci mezun olmuştur. Halen bu programda öğrenim gören öğrenci sayısı 5 bin 178’dir.”
Projelere ayrılan kaynak: 24 milyon lira
2102 yılında 454’ü akademik, 206’sı sosyal ve kültürel olmak üzere 660 etkinlik gerçekleştirildiğini anlatan Rektör Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin BAP, TÜBİTAK, AB ve diğer kuruluşlarla ilgili olarak yürüttüğü proje sayısının 395, 24 milyon lirayı aşkın bir bütçe tahsisi yapıldığını, projelere sağlanan paranın birçok üniversitenin toplam bütçesinden daha fazla bir kaynak olduğunu anlattı.  
Fiziki yapılanma
Atatürk Üniversitesinde fiziki yapılanmayla ilgili de bilgi veren Koçak, tamamlanan işleri şöyle sıraladı: “Merkez Yerleşke Yol ve Asfalt Yapımı, Andezit Kaplama ve Bordür Yapımı, Lojmanlar Büyük Onarımı, Rektörlük Toplantı Salonu Yapımı, Proje Ofisi, Aşkale Meslek Yüksekokulu Onarım İşi, Kanalizasyon Alt Yapı Yenileme Çalışması, Çocuk Parkı Yapımı, Yeşil Çevre Çalışmaları, Çevre Dostu Atık Toplama Üniteleri, Merkezi Isı Santralinin Modernizasyonu ve Otomatik Sulama Sistemi, Kojenerasyon Projesi, Çevre yolu, Açık ve Kapalı Futbol, Basketbol, Tenis Kortu, Kanalizasyon Altyapı Yenileme Çalışmaları ve Hobi bahçesi projeleri”
Rektör Koçak, devam eden Hukuk Fakültesi İnşaatı, Merkezi Araştırma Laboratuar İnşaatı, Halıcılık, Sürekli Eğitim Merkezi ve Kız Yurdu İnşaatı, Yarı Olimpik Yüzme Havuzu ve Spor Kompleks İnşaatının ise 2013 yılında tamamlanacağını bildirdi.  
Yeni yatırımlar
2013 yılında inşaatına başlanılacak olan Açıköğretim, İletişim, Mimarlık ve Tasarım Fakülteleri Kompleksi, Turizm İşletmeciliği ve Uygulama Oteli, TOKİ Projesi-Kavaklık Projesinin de start alacağını anlatan Koçak, özellikle Merkezi Araştırma Laboratuarının önemine dikkat çekti ve şunları söyledi:
“DPT tarafından 2010 yılında 8.000.000 TL ile desteklenen Atatürk Üniversitesi Merkez Laboratuarı, 2000 m2 kapalı alanı ve iki uydu laboratuar binası ile 2012 yılı sonu itibariyle bitirilecek ve hizmete sunulacak. Bu çalışma ile Ülkemizde ve bölgemizde endüstrinin geliştirilmesi, araştırmacı-üreticinin yetiştirilmesi, üniversite-sanayi işbirliğiyle sanayide Ar-Ge desteğinde yeni yapılanmaların oluşturulması amaçlanmaktadır. Bununla birlikte Atatürk Üniversitesi bulunduğu bölgenin öneminden dolayı, bölgedeki diğer illerinde sosyal, teknolojik, bilimsel ve endüstriyel ihtiyaçlarını karşılamaya ve taleplerine cevap vermeye çalışmaktadır. “
Nanobilim ve Nanoteknoloji
Atatürk Üniversitesi’nde son yıllarda çağımızın bilim ve teknolojisinde yeni ufuklar açan Nanobilim ve Nanateknoloji konularında yapılan çalışmalara da değinin Koçak, şöyle devam etti: “Nanobilim ve nanomühendislik; gelecek 10-15 yıl içinde büyük ve sürpriz çıktılar ve yeni pazarların doğmasına sebep olacaktır ve 21. yüzyılın en büyük endüstriyel devrimi olarak öngörülmektedir.
Nanoteknoloji 21. yüzyılın endüstriyel devriminin temel teknolojisidir. Nanoteknolojiyi kontrol edebilenler endüstriyi de kontrol edeceklerdir. Atatürk Üniversitesi7nde güneş pili uygulamaları için yeni laborutuarlar kuruldu.”
Nanofabrikasyon
“Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bilimleri Bölümü’nde ‘nanofabrikasyon’ altyapısı kuruldu.” diyen Koçak, “Nanofabrikasyon teknolojileri ile nanoyapılara sahip robotlar veya nanorobotlar yapmak mümkündür. Nanorobotlar belirli bir işlemi veya işlemleri çok hassas olarak tekrar edebilen nanomakinelerdir ve Üniversitemiz bu konuda ciddi adamlar atmaktadır.”
Bilim, Müze, Doğa ve Eğitim Parkı
Atatürk Üniversitesi’nin çok önemli bir diğer çalışmasının ise Bilim, Müze, Doğa ve Eğitim Parkı projesi Atatürk Üniversitesi Engelliler Kış Sporları Merkezi Projesi ve Uzay Gözlem Evi Projeleri olduğunu hatırlatan Koçak, bu projelerin hepsinin bir-iki yıl içinde gerçekleştirileceğini anlattı.
Dış İlişkiler gelişiyor
Atatürk Üniversitesi’nin dış ilişkilerinin de hızla gelişmeye devam ettiğini ve şu anda yabancı öğrenci sayısının bin yüzü aştığını anlatan Rektör Koçak, ‘Yaz ve Kış Okulları’, ESRUC ve İkili İlişkilerin her geçen gün daha da geliştiğini ve derinleştiğini belirtti.
Kazakistan’dan İran’a, Azerbaycan’dan Gürcistan’a, ABD’den Almanya’ya kadar dünyanın pek çok ülkesindeki seçkin üniversitelerle ikili ilişkiler geliştirdiklerini ve anlaşmalar yaptıklarını hatırlatan Koçak, bu yıl yapılan 3. ESRUC toplantısına 28 ülke, 97 rektör ve üst düzey temsilciyle 40 Türk Üniversitesi rektörü ve 211 bilim adamının katıldığını kaydetti.
Teknokent’te durum  
 
Atatürk Üniversitesi’nin bilim ve teknoloji geliştirme kuruluşu olan ATATEKNOKENT’de, tarım,enerji, gıda, yazılım, danışmanlık, nanoteknoloji-kimya, maden, elektrik-elektronik, yapı-inşaat, telekomünikasyon ve makine ilgi ilgili 44 firmanın çalıştığını açıklayan Koçak, TEKNOKENT’in daha iyi bir noktaya gelmesi için çalışmaya devam ettiklerini kaydetti.   
Atatürk Üniversitesi’nin 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı Değerlendirme Toplantısına Erzurum’daki yerel ve ulusal medya temsilcileri, Atatürk Üniversitesi Rektör yardımcıları, Dekanlar katıldı.
HABER MERKEZİ

Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü Uzkurt: “Refah düzeyini belirleyen bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerdir”

Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü Doç. Dr. Cevahir Uzkurt, bilimsel gelişmeler ve teknoloji konusunda çağını yakalayamayan ülkelerin 21. Yüzyılda varlıklarını güçlü ve saygın bir biçimde sürdürebilmelerinin artık mümkün olamayacağını ifade etti.
Atatürk Üniversitesi TEKNOKENT yönetimi tarafından düzenlenen “Santez ve Teknogirişim Sermayesi Desteği” konulu program Kültür merkezi’nde gerçekleştirildi.
Açılışta konuşan Uzkurt, 21. Yüzyıla kadar ekonomideki klasik anlayışın; arazi, iş gücü ve sermayeye dayalı parametrelerden oluştuğunu hatırlatarak, “21. Yüzyılda bu üçlü parametreye teknoloji kavramının girmesiyle dünyada artık gücü tayin eden en önemli parametre teknoloji olmaya başlamış ve sonuçta teknolojik yetkinliğe sahip, bilgiyi teknolojiye dönüştüren toplumlar zengin, güvenli ve güçlü ülkeler haline gelmiştir.” değerlendirmesini yaptı.
Üreten ve satın alan ülkeler
 
“Gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş ülkeleri, `Teknolojiyi üreten ülkeler` ve `Teknolojiyi satın alan ülkeler` olarak ikiye ayırmak mümkündür” diyen Uzkurt, şöyle devam etti:
“Her yıl milyonlarca dolar ödeyerek, teknoloji transfer eden, AR-GE faaliyetlerine yeterince önem vermeyen ülkeler, `gelişmiş ülkeler` sınıfına bir türlü geçememekte ve küresel rekabette de asla söz sahibi olamamaktadırlar.
Dolayısıyla, günümüzde teknoloji geliştirmeyen, inovasyon yapmayan bir ülkenin ekonomik anlamda güçlü ve bağımsız olması neredeyse imkânsızdır. Gelişmekte olan ülkelerin, dünya pazarında rekabet edebilmesi ve varlıklarını güçlü bir şekilde sürdürebilmesi için, teknolojik inovasyonda yetkinlik kazanması ve bu yetkinliklerini kendi AR-GE`lerine dayandırmaları bir zorunluluktur.”
Açılışta konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak da ATATEKNOKENT’le birlikte Atatürk Üniversitesi’nde proje üretilmesine öncelik ve önem verildiğini, çok ciddi kaynakların ayrıldığını hatırlattı. Koçak, “Üniversitemizde bilim ve teknoloji üretebilmek için artık her şey hazır hale getirildi. Bundan sonra helva yapmak zamanıdır” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarından sonra uzman Emrah Koraman ile Turgut Deveci konuyla ilgili sunumlarını yaptılar.
Toplantıya Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen, dekanlar ve bilim adamları katıldı.
HABER MERKEZİ

28 Kasım 2012 Çarşamba

Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde Dekan Prof. Dr. Ümit Ertaş dönemi..

Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde dekanlık devir teslim töreni düzenlendi. Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın da hazır bulunduğu tören dekanlık odasında gerçekleştirildi. Törende Rektör Koçak ve Diş Hekimliği Fakültesi yeni dekan Prof. Dr. Ümit Ertaş, eski Dekan Prof. Dr. Abubekir Harorlı’ya, 10. 11. 2008 tarihinden 19.11. 2012 tarihine kadarki dönemde yürüttüğü dekanlık görevi ve yaptığı hizmetler nedeniyle teşekkür plaketi takdim ettiler. Törene,  Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Samih Diyarbakır,  Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen, Genel Sekreter Doç. Dr. Mustafa Arık katıldı.

Narman Meslek Yüksekokulu’na Doç. Dr. Ercan Çelik atandı

Atatürk Üniversitesi Narman Meslek Yüksekokulu Müdürlüğüne Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Çelik atandı. Çelik görevine başladı. Devir Teslim Törenine Atatürk Üniversitesi Fen  Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Onganer, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Erdal Karaduman ve Doç. Dr. Şakir Aydoğan,  Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Üstün Özen ile Açıköğretim Fakültesi Sınav Koordinatörü Doç Dr. Kürşat Akbulut katıldı.
HABER MERKEZİ

3 Ekim 2012 Çarşamba

Bilimsel olarak kanıtlandı: Kirazı Balkanlar’a Osmanlılar götürdü

_
Bir gurup bilim adamının yürüttüğü ortak çalışma tarihi bir gerçeği ortaya çıkardı. Balkanlarda yetiştirilen kirazların orijininin Anadolu olduğu ve kirazın Osmanlılar tarafından Balkanlara taşındığı bilimsel olarak kanıtlandı.  
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Ercişli ile Hırvatistan Zagreb Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zlatko Cmelık ve Dr. Mira Radunıc başkanlığında yürütülen ve Uludağ Üniversitesinden Doç. Dr. Ahmet İpek’inde bulunduğu ortak çalışmada, Balkanlar’da yetiştirilen kirazların orijininin Anadolu olduğu ve kirazın Osmanlılar tarafından Balkanlar’a taşındığı ortaya çıktı.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sezai Ercişli konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinde yetişen kiraz çeşitleri ile ülkemizde yetiştirilen yerli kiraz çeşitlerinin genetik olarak büyük farklılık gösterdiklerini, ülkemizdeki kiraz çeşitlerinde sıklıkla ve yüksek oranda rastlanan ‘S12 allelinin’ Avrupa çeşitlerinde çok nadir ve düşük yoğunlukta görüldüğünü ifade etti. 
Prof. Dr. Sezai Ercişli, yaptıkları genetik analizlerde, Balkanlar’da bulunan kiraz çeşitlerinin de Türkiye’de bulunan yerli kiraz çeşitlerinde olduğu gibi karakteristik olarak ‘S12 allelini’ sık ve yüksek oranda içerdikleri ve Avrupa çeşitlerinden ayrıştıklarını ortaya koyduklarını söyledi.
Ercişli, grup olarak yaptıkları araştırmada, Türk kirazlarının Karadeniz civarından, Osmanlılar döneminde Balkanlar’a getirildiğini ve Balkanlar’da meyve kültür mirası oluşumuna büyük katkıda sağladığının ortaya çıktığını anlattı.
Bilim adamlarının çalışması, bahçe bitkileri alanında prestijli dergilerden biri olan Scientia Horticulturae dergisinde yayınlandı.
HABER MERKEZİ

31 Mayıs 2012 Perşembe

Erzurum’da Kore Günleri esintisi...

Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği ile Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen “Kore-Türkiye Günleri” etkinlikleri şehirde ve Atatürk Üniversitesi’nde devam ediyor.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’ı makamında ziyaret eden Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Sangkyu Lee ve Müsteşar Dong-Voo Cho, Kare Günlerine gösterdikleri ilgiden dolayı Rektör Koçak’a teşekkür etti ve ülkelerine ait seramik bir çanak hediye etti.  Ziyarete İİBF Dekanı Prof. Dr. Mehmet Suphi Orhan da katıldı.
Rektör Koçak ise, Kore heyetine, Atatürk Üniversitesi hakkında çeşitli bilgiler verdi. Türk-Kore ilişkilerinden övgüyle söz eden Koçak, konuklar Atatürk Üniversitesi şiltini ile bazı hediyeler takdim eti.
28 Mayıs’ta başlayan Kore Türkiye etkinlikleri Yakutiye Meydanında Kore’nin turistik bölgelerinin tanıtıldığı fotoğraf sergisi, Calligraphy Duvarı, Kore Çayhanesi ve ‘Da-do’ gösterisi ile başladı. Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde açılan Maksabal Sergisi (Kore’nin geleneksel çömleği sergisi)’nin ardından, aynı salonda, İİBF ile birlikte ‘Eğitim-Turizm Semineri’ gerçekleştirildi ve film gösterimi yapıldı.
Etkinlik Kültür ve Gösteri Merkezinde yapılan Kore’nin geleneksel ‘Performans Gösterisi (PungJang21 gösterisi)’ ile sone erdi.
HABER MERKEZİ 

26 Nisan 2012 Perşembe

Atatürk Üniversitesi ‘Üniversitelerarası Türkiye Boks Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyor

Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından Atatürk Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Üniversitelerarası Türkiye Boks Şampiyonası’na 35 üniversiteden 130 sporcu katılıyor.
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Yoncalık Yerleşkesi`ndeki spor salonunda gerçekleştirilen açılış seremonisinde konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, üniversitede böyle bir şampiyonaya ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Prof. Dr. Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin bu yıl 55`inci kuruluş yıl dönümünü, bilimsel, kültürel ve sportif etkinliklerle kutlamaya devam ettiğini belirterek, "Sportif faaliyetlere özel bir önem veriyoruz. Üniversitemiz sahip olduğu spor altyapısı ile pek çok sportif faaliyetin üniversitemizde yapılmasına imkan veriyor. Özellikle kış sporlarına yönelik etkinliklerimizle Türkiye’deki yerini ispatlamış bir üniversiteyiz” diye konuştu.
“Spor, ne kadar ruh ve beden sağlığına hizmet ediyorsa da sporcularımızın bir araya gelerek, birbirlerini tanımalarına da imkan vermesi bakımından önemlidir” diyen Koçak, sporculara başarı diledi.
Üniversitelerarası Türkiye Boks Şampiyonası’na katılan 130 sporcu, 49, 52, 56, 60, 64, 69, 75, 81, 91 ve +91 kilolarında dereceye girmek için mücadele edecekler.
HABER MERKEZİ 

4 Nisan 2012 Çarşamba

BESYO, Palandöken’de ‘Kar Şenlikleri’ düzenledi

___
Atatürk Üniversitesi 55. Yıl Sosyal etkinlikleri kapsamında Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu tarafından bu yıl ilki gerçekleştirilen “Kar Şenlikleri” Palandöken Kayak Merkezi’nde yapıldı.
Faaliyet içerisinde Akademik ve İdari personel arasında kadınlar ve erkekler kategorilerinde Büyük Slalom Yarışması düzenlendi.
Yarışmada akademik ve idari personel Yrd. Doç. Dr. Nurcan Demirel, Yrd. Doç. Dr. Dursun Katkat, Yrd. Doç. Dr. S. Erim Erhan, Yrd. Doç. Dr. Yunus Öztaşyonar derece elde ettiler.
Öğrenci grubunda ise Hilal Albayrak, Gülsüm Sunar, Duygu Candemir, Ömer Çakır, Konuray Taşköprülü, Yusuf Güder ilk üçe girmeyi başardılar.
Dereceye girenlere ödülleri Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. M. Sait Keleş tarafından verildi.
Kar Şenlikleri Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Elemanları ve Milli Sporcular tarafından meşaleli gece kayağı gösterisi ile tamamlandı..
BESYO Müdürü Keleş, “Bu yıl ilki düzenlenen ‘Kar Şenliklerinin’ gelecek yıllarda tüm üniversiteyi kapsayacak bir organizasyon olması için gayret göstereceklerini” söyledi.
HABER MERKEZİ

Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta geleneksel-modern değerler ekseninde, halkın nerede olduğu bilimsel yöntemle tespit edildi

__
Araştırmada ortaya çıkan sonuç: ‘Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta, insanlar, gelenekseli yaşasa da modern olana da eğilim göstermektedir. Buna göre, bölgede uygulanacak kalkınma projelerinde insanların geleneksel oldukları, ancak moderne de açık oldukları bilinerek hareket edilmelidir.’

Atatürk Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Araştırma Merkezi tarafından Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Yıldız Akpolat ve Yrd. Doç. Dr. Nuray Karaca tarafından yürütülen ve birçok kuruluşun destek verdiği proje çalışmasının alan araştırması Erzurum, Erzincan ve Bayburt illeri kapsamında, toplam 32 ilçe ve bu ilçelere bağlı 61 köyde, 18 anketör tarafından yapıldı.
Akpolat ve Karaca, Kültür Merkezi’nde düzenledikleri toplantıda, elde edilen sonuçları kamuoyuyla paylaştılar. Araştırmada ortaya çıkan sonuçlardan bazıları şöyle: Erzurum, Erzincan, Bayburt sıralaması ile modern değer yönelimi olan kişisel başarıya odaklanma ve işin başarısını ön palana çıkarma oranı gittikçe düşmektedir. Bu da şehrin gelişmişliği ile modernliğe yönelme arasında ilişki olduğunu bize göstermektedir. Dünyanın geleceğine dair karamsarlık tutumu Erzincan, Erzurum, Bayburt sıralaması itibariyle azalmaktadır. Bayburt, Erzincan, Erzurum sıralaması itibariyle militer eğilimler azalmaktadır. Bilginin kötülükle mücadele aracı olması konusundaki pozitivist tutuma katılım oranı Bayburt, Erzincan, Erzurum sıralaması itibariyle azalmaktadır.
Etnisite
Kürt nüfus: Hemşericilik, çocuklar sadece kendi eğitimleri ile meşgul olmalı konusundaki eğilim, yeniliklere karşı daha şüpheci olma, bilgi ile konforlu yaşam arasında kurulan bağ itibariyle katılım, daha fazla para kazanma arzusu, büyük şehre çocuklarının eğitimi için göç etme arzusu, dünyanın düzeninin değişmeyeceğine dair karamsarlık, parasız hiçbir şeyin olmayacağına dair inanış, efendiliğin mülk sahipliği ile mümkün olduğu, kendi kanından olana güvenme eğilimi. Türk nüfus: Pazar ekonomisine yatkınlık, din ve devleti ikiz görme oranı, insanın hamurunda kötülük olduğuna dair inanç daha fazladır. Zaza nüfus: Bireyin dahil olduğu yerel-biz grubunun çıkarını önemseme konusundaki eğilim, büyük şehre çocuklarının eğitimi için göç etme arzusu, devletin,toplumun direği olduğuna dair tutumu, hukuka verilen önem oranı daha fazladır.
Mezhepler
Aleviler: Toplumsal rollerde yaygınlık, evin geçiminden tüm bireyleri sorumlu görmek, anneyi evin direği olarak görmek, paranın helal olanını istemek, bireysel yeteneklere önem vermek, daha fazladır. Ülkenin geleceği konusunda daha iyimser,dünyanın geleceği konusunda daha karamsardırlar. Hanefiler: Toplum içinde dinsel kuruma, eğitime, devlet kurumuna daha fazla önem vermektedirler. Şafiler: Toplumsal rollerde uzmanlaşma konusunda daha ketumlar. Anneyi daha fazla aile üyelerinin hizmetlisi olarak görmektedirler. İsrafa daha fazla karşıdırlar. Kendi kanından olana daha fazla güvenmektedirler.
Cinsiyet
Erkekler: Demokrasiye daha fazla inanmakta, bilinmeyenden daha fazla endişe etmekte, daha fazla para kazanmak istemekte, daha fazla militer, kişisel çıkarı daha fazla ötelemektedirler. Kadınlar: Ailenin her üyesinin evde kendi işini görmesini daha fazla istemektedirler. Daha fazla kadercidirler. Kadınlar, yenilikler konusunda daha cesurken,erkekler yeniliklerden daha fazla çekinmektedir.
Öneriler
Bu çalışma Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde belirlenen örneklem üzerine sosyo-demografik, ekonomik ve kültürel eksende önemli bir veri kaynağı olarak, söz konusu bölgeye ve bölge insanına dair yapılacak yeni araştırma ve projelerde dikkate alınması son derece önemlidir. Bölge insanının geleneksel değerleri muhafaza etmekten yana tavır sergilemesi değişime kapalı oldukları anlamına gelmemelidir. Modern değerlerin günlük hayatta uygulanması, bu değerleri olumlu bir tutuma dönüştürmektedir.
Teknolojik gelişmeleri günlük yaşamda kullanma rahatlığı teknik değişime daha kolay bir uyum sürecini beraberinde getirmiştir. Bu nedenle teknolojik değişimlerin bölge insanının yaşamını kolaylaştırması geleceğe dair beslediği umutsuzluğu azaltacağı dikkate alınmalıdır. Teknik değişimin yanında kültürel değişim daha yavaştır. Sosyo-kültürel değişimde değişimi sağlayan en önemli araçlar iletişim kanallarıdır.
Bu kanalların doğru kullanılması bölge insanının yapılan çalışmalara yönelik olumsuz bir tutum takınmasını engelleyecektir. Bu nedenle yapılan çalışmalarda uygulanan insandan çok uygulayıcının yaklaşımı önemlidir. Eldeki veriler göstermektedir ki, bölge insanının düşünülenin aksine, muhafazakar, tutucu ve geleneksel bir insan modelinin karşısında değişimden yana rasyonel ve modern değerleri beraberinde taşımaktadır. Bu durum toplumumuza özgü modernleşmenin bir sonucudur.
Bu nedenle yapılacak yeni çalışmaların bölge insanını daha iyi tanıyan sivil toplum kuruluşları ile uygulayıcı akademisyenlerle işbirliği içerisinde gerçekleşmesi önceden var olan ön yargıları ortadan kaldırarak bizi daha fazla objektif sonuçlara ulaştıracaktır.
Demokrasi adına geçirdiğimiz tarihsel süreç ve günümüz demokratik uygulamaları, yerelliği, farklılığı yok sayma yerine bunun kültürel farklılık olarak yaşanmasını bir söylem haline getirmiştir.Bu söylemin örneklem kitlesinde yaşanılan bir olgu haline geldiği dikkat çekicidir. Bulundukları konumdan memnun olmayan bölge insanı bunu değiştirmekten yana bir tavır sergilemektedir. Etnik yapıya bağlı olarak bu Kürtlerde para ile Türklerde eğitim ile gerçekleşeceğine dair bir kanaati barındırmaktadır. Bu kanaat ekonomi ve eğitim ekseninde devlet merkezli bir kalkınma sürecini beraberinde getirmektedir.
Bölge insanının göç etmesini engellemek için daha fazla istihdam yaratılmalıdır. Coğrafi koşullar nedeni ile özel girişimciliğin gelişmediği bu nedenle bireyci bir teşebbüs ruhundan çok devlet merkezli bir yaklaşım hakimdir. Devletin, köylüyü kalkındırma programı içinde yaptığı yatırımların, köylü tarafından doğru işletilmesi ve bunun denetimi olmadığı takdirde hem devletin hem köylünün zarar göreceği aşikardır. Bu konuda insanımızın bilinçlendirilmesi son derece önemlidir.
Köylünün pazara yönelik mal üretmemesi ya da üretilen mal için pazar bulunamaması ciddi bir handikaptır. Böyle bir durumda yöre insanına geçimlik ekonominin hakim olması kaçınılmazdır. Bu sürecin aşılması birey-devlet, özel girişimci-devlet ilişki sürecinde güçlendirilmesini gerektirmektedir. Bölge insanında kimseye muhtaç olmadan kendi emeği ile,ayaklarının üstünde durmak insan onurunun korunması ile paraleldir.
Bu düşüncenin izdüşümü olarak insanımız, iyi bir gelecek ancak iyi bir ülke ile mümkündür inancına sahiptir. Yakın gelecek içinde ülke adına iyimser düşüncelere haiz olan bu insanların olumsuz koşullarını kısmen de olsa değiştirmek onlara yarınları vermek olduğu unutulmamalıdır.
HABER MERKEZİ

22 Mart 2012 Perşembe

Yrd. Doç. Dr. Asaf Özkan, Oltu’nun kurtuluş öyküsünü anlattı



Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Asaf Özkan tarihi geçmişi yaklaşık üç bin yıl öncesine dayanan Oltu ve çevresinin Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler tarafından ele geçirildiğin ve o tarihten beri Türk varlığının güçlü bir parçası olarak varlığını sürdürdüğünü söyledi.
Oltu’nun düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü nedeniyle yüksek okuldu bir konferans veren Özkan, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra Oltu’nun ilk defa 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi’nden sonra Rus işgaline maruz kaldığını anlattı.
“Oltu ve çevresi bu tarihten itibaren 1918 yılına kadar 40 yıl Rus işgalinde kalmıştır” diyen Özkan, şöyle devam etti:
“Bu arada 1914 yılında I. Dünya Savaşı başlamış ve Osmanlı Devleti de Almanya ile birlikte bu savaşa dahil olmuştu. Başlayan savaş Elviye-i Selase ve Oltu halkı için ümit kaynağı olmuşsa da yaşanan Sarıkamış başarısızlığı bu ümidin kısa sürede sönmesine neden olmuştu. Ancak savaşın sonlarına doğru Şubat ve Ekim 1917’de Rusya’da çıkan ihtilallerin sonucunda Çarlık Rusya’nın yıkılması ve Bolşeviklerin iktidara gelmesiyle Ruslar Anadolu topraklarını boşaltmaya başladılar. Bu arada Kars’ta kurulmuş olan Kars Gizli İslam Komitesi ve bunun Oltu Şubesi olarak kurulan Oltu İslam Komitesi bölgede Rus silahları ile katliamlara girişen Ermenilere karşı bölge halkının teşkilatlanmasını sağladı. Buna rağmen, Ermeniler Oltu ve çevresinde birçok köyde katliamlara giriştiler. Ermeni katliamlarını engellemek isteyen Osmanlı Ordusu 1918’in başlarında ileri harekatla 3 Mart’ta Aşkale’yi 12 Mart’ta Erzurum’u ve 25 Mart 1918’de de Oltu’yu 40 yıllık esaretten kurtardı.”
Kars Milli İslam Şurası
Elviye-i Selase ve Oltu halkının kurtuluş sevincinin uzun sürmediğini, 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan Mondros Mütarekesi ile Elviye-i Selase bölgesinin tekrar boşaltılmak zorunda kalındığını ifade eden Özkan, konuşmasın şöyle tamamladı:
“Mütareke hükümlerini kabul etmek istemeyen Elviye-i Selase halkı ilk Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olmak üzere Kars Milli İslam Şurası’nı kurmuşlardır. Daha sonra bu şura hükümeti 13 Ocak 1919’da Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti adını almıştır. Ancak 13 Nisan 1919’da İngilizlerin Karsı işgal etmeleri ve Cenub-i Garbi Kafkas Hükümetini dağıtmaları üzerine Oltu’da Yusuf Ziya Bey’in başkanlığında Oltu İslam Şurası kurulmuştur. Oltu İslam Şurası Mayıs 1919’dan 17 Mayıs 1920’ye kadar Oltu’yu yönetmiştir. Bu süreç içerisinde Oltu’da herhangi bir Ermeni katliamına izin verilmemiştir. 1920 başlarında İstanbul’da yeniden açılacak Meclis-i Mebusan’a Oltu İslam Şurası Rüstem Bey ve Yasin (Haşimoğlu) Beyleri Oltu mebusu olarak seçmişlerdir. Ancak 16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından işgali ve Meclis-i Mebusan’ın dağıtılması üzerine Yasin (Haşimoğlu) Bey Ankara’da açılan TBMM’ye katılmak üzere Ankara’ya gitmiş ve 17 Mayıs 1920’de TBMM’de yaptığı konuşma ile Oltu Anavatana katılmıştır. Böylece 40 yıl Rus işgalinde 2 yıl da anavatandan ayrı olarak varlık mücadelesi veren Oltu anavatana katılmış oluyordu. Bu tarihten sonra başlatılan Doğu Harekatının sonucunda Ermenilerle yapıla 3 Aralık 1920 tarihli Gümrü, Ruslarla yapılan 16 Mart 1921 tarihli Moskova ve Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’la yapılan 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşmaları ile Türkiye’nin Doğu sınırı bir daha değişmemek üzere çizilmiştir.”
HABER MERKEZİ

21 Mart 2012 Çarşamba

Narman MYO’nda, ‘Proje hazırlama ve proje yönetme eğitimi’...



Atatürk Üniversitesi Narman Meslek Yüksekokulu’nda Avrupa Birliği fonlarının kullanımıyla ilgili öğrencilere ‘Proje hazırlama ve proje yönetme eğitimi’ verildi.
NMYO’nda gerçekleştirilen eğitim programının açılış konuşmasını yapan Okul Müdürü Pof. Dr. Metin Turan, Narman Meslek Yüksek Okulunda öğrenim gören öğrencilerin Avrupa Birliği’nin Gençlik Değişimleri ve Gençlik Girişimleri kapsamında sunduğu imkanlardan haberdar olmaları, bilgi birikimlerini ulusal düzeylerde olduğu kadar, uluslar arası düzeyde de paylaşarak kişisel donanımlarını ve tecrübelerini geliştirmelerinde tür programların önemli katkısı olduğunu belirtti.
Turan, Avrupa’daki farklı öğrenci grupları ile sosyal ve kültürel ağırlıklı bu tür faaliyetlerin bölgemizin ve ülkemizin tanınması yanında genç girişimcilik ruhu ve buna bağlı olarak Avrupa birliğinin bilimsel ve yatırım projelerinden yararlanma refleksleri açısından önemli katkılar sağlayacağını, belirtti.
Konuşmacı olarak Katılan Uğur Hasdemir ise, Gençlik Değişimleri ve Gençlik Girişimleri konularında proje hazırlama ve proje yönetim süreciyle ilgili eğitim verdi ve Mayıs 2012 çağrısı için Narman MYO yüksek Okulu öğrencileriyle birlikte iki ayrı programın proje çalışmasını başlattı.
HABER MERKEZİ

Atatürk Üniversitesi EMYO, şehit Mesut Kazancı’yı unutmadı






Hakkari`nin Çukurca ilçesinde bölücü terör örgütü mensuplarının hain saldırısında 19 Ekim 2011’de şehit düşen Erzurumlu Piyade Onbaşı Mesut Kazancı, mezun olduğu Atatürk Üniversitesi Erzurum Meslek Yüksek Okulu (EMYO) öğretim görevlileri ve öğrencileri tarafından unutulmadı.
Toplanan 35 bin TL’lik yardımın banka cüzdanı, şehidin babası Şevket Kazancı’ya, düzenlenen törenle teslim edildi. Kazancı’nın, EMYO’nun Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Bölümü’nden mezun olduğu halde almadığı diploması ve öğrenci kimliği de yine babasına teslim edildi.
Atatürk Üniversitesi’nde, Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak`ın makamında düzenlenen törende, Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Kenan Hüsnüoğlu, İl Emniyet Müdürü H. Turgut Yıldız, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Samih Diyarbakır, Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz, Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen, EMYO Müdürü Prof. Dr. Yaşar Nuri Şahin, şehit onbaşı Mesut Kazancı’nın babası Şevket Kazancı hazır bulundu.
HABER MERKEZİ

19 Mart 2012 Pazartesi

Öğrenci Konseyi Çanakkale şehitlerini andı






Atatürk Üniversitesi Öğrenci Konseyi Çanakkale şehitlerini anma programı düzenledi.
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programı Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, Erzurum Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı, Rektör Yardımcıları, Dekanlar, Vali Sebahattin Öztürk, şehir protokolü ve öğrenciler izledi.
Kuran-ı Kerim okunarak başlanılan programın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, programı düzenleyen Öğrenci Konseyi Başkanı Mesut Kasap ve ekibine teşekkür etti.
Türkiye’nin sahip olduğu coğrafyanın tarihsel olarak her zaman başka ulusların, özellikle emperyalist güçlerin ilgi ve saldırı odağı olduğunu anımsatarak, “Akif’in, Çanakkale Şehitleri şiirinde ifade ettiği gibi, yedi düvel birleşip, dünyanın diğer ucundan, nereye gittiğini dahi bilmeyen askerler gelip Çanakkale Savaşına katılmışlardır, bu çok ibret verici ve hüzün duyacağımız bir durumdur” diye konuştu.
Birinci Dünya Harbi’nde Osmanlı devletinin ve Türk askerinin sadece Çanakkale’de değil, Sarıkamış’tan, Tuna boylarına, Yemen’den Kafkasya’ya kadar, geniş bir coğrafyada düşmanlarıyla savaşmak durumunda kaldığını ifade eden Rektör Koçak, “Ağır bedeller ödenmiş ve bize emanet bırakılmış topraklar üzerinde yaşıyoruz. Atalarımıza layık insanlar olmak için daha çok gayret sarf etmeliyiz” dedi.
Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk ise, günümüzde savaşların şeklinin değiştiğini, milletler arasındaki yarışın tüm dünya ile yapıldığını ifade ederek, “Vatan ve millet için daha çok çalışmak, daha çok üretmek, kendimizi daha çok geliştirmek zorundayız” değerlendirmesini yaptı.
Atatürk Üniversitesi öğrencileri tarafından hazırlanan anma gecesinde, şiir ve müzik dinletisinin yanı sıra bir de tiyatro oyunu sergilendi.
HABER MERKEZİ

12 Mart 2012 Pazartesi

Tıp ve Sağlık Bilimleri Eğitim Programları Kalite ve Akreditasyon Sempozyumu


Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen “Tıp ve Sağlık Bilimleri Eğitim Programları Kalite ve Akreditasyon Sempozyumu sona erdi. Sempozyumda Tıp ve Sağlık Bilimleri Eğitim Programları Kalite ve Akreditasyon pilot uygulamaları konusunda Atatürk Üniversitesi’nin imkanlarından yararlanılması kararlaştırıldı.
10-11 Mart 2012 tarihlerinde Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi ve Mavi Salonda gerçekleştirilen sempozyuma yirmi dört kurum ve on üç sağlık mesleğinden 169 bilim insanı katıldı.
Sempozyumda, eğitim, kalite ve akreditasyonla ilintili kavramlar, ülkemizdeki tıp ve sağlık bilimleri eğitim programlarındaki güncel durum on konu başlığı altında ele alınarak değerlendirildi.
Paralel oturumlarla tıp ve sağlık bilimleri eğitimi açısından ülkemizin durumuna dair bir SWOT analizi, gerçekleştirildi ve genel grupta sunum ve tartışılma sağlandı.
Sempozyumda, farklı disiplinlerde eğitim standartlarının geliştirilmesi ve gelişmiş ülkelerle uyumlu hale getirilmesi konusunda çalışmalarını sürdüren ekiplere destek verilmesi de kararlaştırıldı.
Sempozyum sonuç açıklamasında, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasında zaman kısıtlılığına da dikkat çekilerek, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Öncelikle sempozyuma katılan ekibin bilgi, tecrübe ve motivasyonundan uzun ve kalıcı biçimde yararlanılacaktır. Tıp ve sağlık bilimleri eğitim programlarının dünyanın gelişmiş ülkeleriyle uyumunu sağlamak amacıyla, periyodik toplantılar yapılacaktır. Aynı konuda sürekliliğin sağlanması ve bilgi birikiminin kayıt altına alınması maksadıyla periyodik bir dergi çıkarılacak ve yayın faaliyetleri yürütülecektir. Çalışmalar sırasında pilot uygulamalar için Atatürk Üniversitesi’nin imkanlarından yararlanılacaktır.”
HABER MERKEZİ

Atatürk Üniversitesi spor takımları başarıdan başarıya koşuyor


Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından düzenlenen Üniversitelerarası spor yarışmalarında Atatürk Üniversitesi Spor Takımları elde ettikleri derecelerle adından söz ettirmeye devam ediyor.
Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından düzenlenen Üniversitelerarası spor yarışmaları Aralık 2011 de başladı. Atatürk Üniversitesi Spor Takımları, şu ana kadar katıldıkları tüm yarışmalarda derece elde ederek büyük bir başarı elde ettiler.
Takımların elde ettikleri başarılar şöyle:
6 – 10 Aralık 2011 tarihleri arasında Adana Çukurova Üniversitesi’nde yapılan 2. Lig Bayanlar Hentbol müsabakalarında Atatürk Üniversitesi Bayan Hentbol takımımız ikincilik elde ederek 1. lige yükseldi.
20 – 24 Aralık 2011 tarihleri arasında Artvin Çoruh Üniversitesi’nde yapılan 2. Lig Bayanlar Voleybol müsabakalarında Atatürk Üniversitesi Bayan Voleybol takımı birincilik elde ederek 1. lige yükseldi.
27 – 29 Şubat 2012 tarihleri arasında Kastamonu Ilgaz’da yapılan Kayaklı Koşu Türkiye Şampiyonasında Atatürk Üniversitesi takımı Erkeklerde Türkiye birincisi olurken bayanlarda Türkiye ikinciliğini kazanıp Atatürk Üniversitesi’ne iki kupa kazandırdılar.
1 – 3 Mart 2012 tarihleri arasında İstanbul Özyeğin Üniversitesi’nde yapılan Bilek Güreşi Türkiye Şampiyonasına ilk kez katılan Atatürk Üniversitesi Erkek Bilek Güreşi
Takımı Türkiye ikincisi olarak büyük bir başarı elde etti.
3 – 4 Mart 2012 tarihleri arasında Bursa Uludağ da yapılan Kayak Alp–Snowboard Türkiye şampiyonasında Atatürk Üniversitesi kayak takımı Erkeklerde Türkiye ikincisi olurken bayanlarda Türkiye üçüncülüğünü elde ettiler.
Atatürk Üniversitesi Spor Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. M. Suphi Özçomak, Üniversite yönetimi tarafından spora verilen desteğin artmasıyla başarının da arttığını ifade ederek, “Spor verilen destek devam ettiği sürece, Üniversitemizin adını sadece bilimde değil, spor alanında da duyurmaya devam edeceğiz” dedi.
Özçomak, özverili çalışmaları dolayısıyla Hentbol Takımı Antrenörleri Ali Erzurumluoğlu ve Nazım Saraçoğlu’na, Voleybol Bayan Takımı Antrenörleri Deniz İpekten ve Aytekin Gültekin’e, Kayaklı Koşu Antrenörü Hüseyin Öz’e, Bilek Güreşi Antrenör’ü Tuncay Başaran ve İdareci Erdoğan Tozoğlu’na, Kayak Alp – Snowboard Takım Antrenörleri Fatih Kıyıcı, Atakan Alaftargil ve Tuğrulhan Şam’a katkılarından dolayı teşekkür etti.
“Büyük başarılardan dolayı tüm antrenör hocalarımızı kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum” diyen Özçomak, şunları kaydetti:
“Ayrıca büyük fedakarlık göstererek yarışmalara hazırlanan ve katılan tüm sporcularımızı elde ettikleri büyük başarılardan dolayı kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.”
HABER MERKEZİ

Ölen Milli kayakçı Aslı Nemutlu adına kardan anıt heykel yapıldı




Konaklı Kayak Merkezi’nde antreman sırasında geçirdiği kaza sonucu vefat eden milli kayakçı Aslı Nemutlu adına Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyeleri ve öğrencilerİ tarafından “Aslı Nemutlu Kardan Anıt Heykeli” yapıldı.
Güzel Sanatlar Heykel Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Bulat, çalışmayı, Araş. Gör. Serap Bulat, Öğrt. Elemanı İlhan Kaya, Öğrt. Elmanı M. Hanifi Zengin ile Öğrenciler Çağlar Palta, Ozan Baycan ve Turgay Alkan ile birlikte, dört gün süren bir çalışma sonucu tamamladıklarını söyledi.
HABER MERKEZİ

2 Şubat 2012 Perşembe

Enstitülerde görev değişimi

Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsü’nde görev süreleri dolan müdürlerin yerine yeni atamalar yapıldı.

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail Ceylan’ın yerine, Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam atandı. Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne ise Prof. Dr. Ömer Akbulut’un yerine Prof. Dr. İhsan Efeoğlu’nun ataması yapıldı.

Her iki enstitüde düzenlenen törene katılan Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak, bugüne kadar yaptıkları hizmetler nedeniyle Ceylan ve Akbulut’a teşekkür etti ve birer plaket takdim etti.

HABER MERKEZİ

16 Ocak 2012 Pazartesi

A.Ü’den 500 Öğrenci ilk kez Sarıkamış’a gidip şehitleri ziyaret etti

_____
Atatürk Üniversitesi’nde okuyan 500 öğrenci üniversitenin tahsis ettiği araçlarla ilk kez Sarıkamış’a giderek şehitlikleri ziyaret ettiler.

Atatürk Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarafından yapılan organizasyonla, Rektörlük’ün tahsis ettiği 10 araçla, önce Allahuekber Dağı’na, oradan da yürüyerek Sarıkamış Şehitliğine giden öğrencilere burada Sarıkamış Harekâtı ve sonuçlarıyla ilgili bilgiler de verildi.

Öğrenci Konseyi Başkanı Mesut Kasap ve Başkan Yardımcısı Sebahattin Tunç, götürdükleri Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin bölgeyi ilk kez gördüklerini ve oldukça etkilendiklerini belirttiler.

Amaçlarının tarih bilinci oluşturmak ve yaşanmış büyük dramları ve kahramanlıkları yerinde görmek olduğunu vurgulayan Konsey Başkanı Kasap, şunları kaydetti:
“Modern yaşama biçimi, hayatın hızla akıp giden kurgusu, durup kendimize, kendi geçmişimize, atalarımızın bizlere, bu toprakları yurt olarak bırakırken verdikleri mücadeleye bakıp kıymetini anlamımıza adeta fırsat vermiyor. Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı çerçevesinde öğrenci arkadaşlarımızın çağrımıza değer verip bu kışta kıyamette bizimle Allahuekber Dağlarına gelmeleri, Mehmetçiklerin orada yaşadıklarını yerinde görmemiz, o yüce ruhlu insanları daha iyi anlamamıza ve toprağın nasıl vatan olduğunu kavramımıza, büyük katkıları oldu. Yurt için, Türk milleti için yapılan fedakârlığı ve bunun önemini bu ziyaretle daha bir kavradık. Tüm şehitlerimizin aziz ruhları önünde bir kere daha eğiliyor ve onların torunu olmaktan gurur duyuyoruz.”

HABER MERKEZİ

4 Ocak 2012 Çarşamba

Yüksek Okuldan Narman halkına posterli sunum

Atatürk Üniversitesi Narman Meslek Yüksek Okulu Muhasebe ve Vergi Bölümü Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Serap Bedir ve Uzm. Ayşe Çay Atalay gözetiminde ülkemizde ve bölgemizde mevcut sosyal, kültürel ve ekonomik bazı sorunların mevcut durum analizleri ve çözüm önerilerine yönelik olarak ‘Türkiye’de Ekonomik Büyüme ve Kalkınma, Türkiye’de ve Bölgemizde Deprem, İç Göç olgusu Nedenleri ve Sonuçları, Kadının Ekonomideki Yeri, Atık Yönetimi, Ülkemizdeki Maden Kaynakları ve Kullanımı’ gibi konu başlıklarında hazırlanan çalışma sonuçları poster sunum olarak Narman halkına ve öğrencilere sunuldu.

Açılış konuşmasında Narman Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Metin Turan, öğrencilerin, ülke ve bölge adına öncelikli sorunlarını içeren bu tür araştırmalar yapmalarının önemine dikkati çekti. Turan, “Çağımıza uygun öğrenci profilinin oluşturulması sorunları gören ve bu sorunlara çözüm üretebilen yüksek nitelikli doğru refleksleri oluşturabilen öğrencilerin yetiştirilmesi bölgemiz ve ülkemiz için oldukça önemli olup Atatürk üniversitesi’nin misyonuna uygun öğrencilerin yetiştirilerek iş hayatına atılmasını sağlamak daha da gurur verici” dedi.

Narman Belediye Başkanı Ahmet Yücel İşleyen ise Atatürk üniversitesi’nin ilçede yaptığı bu tür çalışmaların ve projelerin, ilçe halkı için çok önemli ve faydalı olduğunu, özellikle Yüksek Okul tarafından bölgenin kalkınmasına yönelik gerçekleştirilen projelerin ilçenin kalkınmasında önemli katkılar sağladığını belirtti ve teşekkür etti.

HABER MERKEZİ

2 Ocak 2012 Pazartesi

Öğrenciler “Veda Yemeği”oyununu İngilizce oynadılar


Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğrencileri ve ATA-DİL Kulübü Üyeleri tarafından Arthur Schitzler’in “A forewell Supper (Veda Yemeği)” adlı tiyatro oyununu orjinal dili olan İngilizce sahnelediler.

Kültür ve Gösteri Merkezi’nde sahnelenen tek perdelik oyunun yönetmenliğini Arş. Gör. Merve Geçikli yaptı. Başlıca rolleri Ender Okatan, Mustafa Sarıyıldız, Gamze Özaltın ve Yaprak Zengin üstlendiler.

Yazar Arthur Schitzler oyunda aile içi ve akranlar arasındaki yalanları ele alarak eleştiriyor.

Veda Yemeği oyunu Atatürk Üniversitesi öğrencileri ilgiyle izlediler.

HABER MERKEZİ

Yabancı öğrenciler ‘Türkçe Yeterlilik Sertifikası’ aldı


Atatürk Üniversitesi’nde eğitimlerini sürdüren 130 yabancı öğrenciye ‘Türkçe Yeterlilik Sertifikası’ verildi.

Eğitimlerini başarıyla tamamlayan yabancı öğrencilere Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet Koçak bir akşam yemeği verdi.
Yemekte konuşan DİLMER Müdürü Prof. Dr. Metin Akkuş, Atatürk Üniversitesi’nde özellikle Türkçe eğitimi almak isteyen yabancı öğrenci sayısının hergeçen gün artmaya devam ettiğini ve bu öğrencilere yönelik nasıl bir program yürütülmesi gerektiği konusunda arayışlar içine ittiğini bildirdi.

Akkuş, yabancı öğrencilere yaz dönemi ve güz döneminde Türkçe kursları verdiklerini hatırlatarak sertifika verilmesi toplantılarının Atatürk Üniversitesi’nin ‘Bahar şenlikleri’ gibi büyük organizasyonları arasına katılmasını ve yabancı öğrencilerin o atmosferi yaşamalarına imkân verilmesini istedi.
Atatürk Üniversitesi’nde Türkçe eğitim almak isteyen yabancı öğrencilerin daha çok komşu ülkelerin üniversitelerinden gelen öğrencilerin oluşturduğunu anlatan Akkuş, bundan onur ve gurur duyduklarını söyledi.

“Gelecek yıllarda, sayımızın artmasından dolayı, imkânlarımızın da artması gerekiyor. Mesela; gelen öğrencilerimiz için artık bir okul oluşturalım” diyen Akkuş, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Yabancı öğrenciler için idari ve akademik bir birim oluşturalım. Biz Türkçe eğitimi almak isteyen yabancı lisans ve lisansüstü öğrenciler için gruplar yaptık. Türkçeyi hiç bilmeyin sıfır grubu diye anlandırdığımız bir başka grup daha var ki onlar için henüz bir çalışma yapamadık. Eğer okulumuz olursa her grup için ayrı bir sınıf açma imkânımız olacaktır. Ayrıca Erasmus’la gelen yabancı öğrenciler var. Bunlar kendi derslerine girdikleri gibi Türkçelerini geliştirmek için bizim programlarımızı da takip ediyorlar. Tüm bu hizmetlerin okulu olan kurumsal bir yapı içerisinde yürütülmesi daha başarılı sonuçlar almamızı sağlayacaktır. Ayrıca üniversitemizde kurulacak okul civar üniversitelere gelen yabancı öğrencilerin Türkçe eğitimlerini de üstlenecektir.”

Daha sonra konuşan Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Özbek ise yeni yönetimin iş başına gelmesiyle birlikte Atatürk Üniversitesi’nin yurtdışına açılmasının daha da hızlandığını hatırlatarak, yabancı öğrenci sayısındaki artışın bu çabaların bir sonucu olduğunu hatırlatarak Rektör Koçak’a teşekkür etti.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ise konuşmasında, Türkçe bilen yabancı öğrencilerle bir arada olmaktan hem sevindiğini hem de yüklerinin daha da arttığını hissettiğini söyledi.

“Biz size daha iyi imkânlar sunmalıyız, daha rahat etmelisiniz” diyen Koçak, şöyle devam etti: “Bizim size vereceğimiz diplomaların, sertifikaların heryerde geçerli olması gerekir. Bunun için de çalışıyoruz. Eğitimi en iyi şekilde almanız ve öğrendiğiniz dilin ülkenizde çalışma hayatınızda işlevsel olmasını arzu ediyoruz. Bu bakımdan mesuliyetimiz daha da artmış durumdadır. Bunun gereğini en iyi şekilde yerine getireceğiz.”
Koçak, önümüzdeki yıllarda yabancılara Türkçe öğretiminin daha kurumsal bir yapıya kavuşturulacağını, gelen öğrencilerden ise ülke bayraklarının altında çeşitli etkinlikler yapmalarını arzu ettiklerini sözlerine ekledi.

Daha sonra Türkmenistan, Azerbaycan, Suriye, İtalya, Meksika, İran, Kırgızistan, Polonya, Kazakistan, Endonezya ve Özbekistan’dan gelen ve kursu başarıyla tamamlayan 130 öğrenciye Atatürk Üniversitesi yönetimi ve dekanları tarafından sertifikaları verildi.

BASIN DANIŞMANLIĞI